Günlerden Galatasaray #30

Kasımpaşa 3 - 4 Galatasaray (Dries, Mauro x2, Carlos)
Maçın zor geçeceği çok aşikardı çünkü Kasımpaşa inanılmaz ofansif oynayan bir takım. Özellikle Aytaç'ın hücuma kattıkları Kasımpaşa'yı çok ileri taşımış, tüm kalbimle kutluyorum. Galatasaray'ın zaman zaman geriye düştüğü anlar olmasına rağmen bu maçı kayıpsız geçmemesi çok önemliydi. Dries'in nefis golü, Mauro'ya çarpıp giren rakibin beraberlik golü, Mauro'nun kaçırdığı penaltı, sonra attığı goller ve artık maçın bitmesine yakın gelen Carlos'un golüyle müthiş heyecanlı ve gergin bir maç oldu. Maçın sadece özeti 15 dakika falan sürer herhalde. Maça damgasını anlattıklarımdan Mauro vurmuş gibi görünse de maçın adamı olarak Victor'u görüyorum. Maçın tamamında defansif anlamda ligin başından beri oynadığı en iyi performanslardan birini koydu ortaya. Abdülkerim ve Davinson'un yokluğunu hiç hissettirmediler Berkan ile birlikte. Maçın ofsaytı ise maalesef Kerem A. oldu. İlk 45 dakikayı salınarak geçirdi. Maçta puan kaybı olmadı Allahtan da millet tepesine çökmeyecek. Hocanın devrede yapması gereken değişikliği 15 dakika gecikmeli yapması da bu maçın negatiflerine yazar. Hep güzel konuşacak değiliz ya, bu da nazar boncuğu oluversin. Kasımpaşa maçını da kayıpsız atlatmanın derin mutluluğu içerisindeyim. Şimdi bir milli takım aramız var. Mart ayını kapattık. Nisan ayında daha rahat galip geldiğimiz maçlarda görüşmek üzere. Hedef 24, yürüyedurun!

Paulo Coelho | Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım

Bloga yazdığım en uzun isimli kitaplardan birisiyle karşınızdayım. Kitabın arka kapağında, "20 yaşında olsaydım, bu kitapla dünyayı gezmek isterdim" diye bir yorum var. 20 yaşını 1,5 katı aşan biri olarak buna biraz bozuldum. İkiyle çarpınca başarabilecek miyim, bakacağız. Bu arada dünyayı gezmekten kastı da İspanya-Fransa arasında gidip gelmekti, sanırım bu kadar spoiler'dan bir şey olmaz. Kitap, Pilar isimli kadın karakterimizin çocukluk aşkını yeniden bulmasıyla başlıyor. Evet kitaba romantik yaftasını yapıştırabiliriz gözümüzü kırpmadan. Pilar'ın çocukluk aşkı uhrevi dünyaya adım atmış, ben küçükken kırklara yedilere karışmak denirdi hala deniyor mu bilemiyorum, bir arkadaşımız. İçerisinde okuduğum en gerçekçi aşk tanımlarından birisi var ki aşkı uyuşturucu maddelere benzetiyor, dayanamayıp şuraya fotoğrafladım. Aşk zannettiğimiz şeylerin aslında birer bağımlılıktan fazlası olmadığını söylüyor. Realist bir melankoli, evet. Ama yalan yok, son pasajlarında böyle içimi çeke çeke ağlama isteği geldi. Koca kadın olmasam ağlardım da. Sek aşk romanı değil bu arada kitap. Uhrevi demiştim ya, Pilar'ın çocukluk aşkına, kitapta da sıklıkla o uhrevi havaya giriyorsunuz anlatılanlardan. Teslimiyet, kadercilik, Mevlam neylerse güzel eylercilik kitapta sıklıkla karşımıza dikiliyor heybetli şekilde. Eğer kafa silktin şeklinde bakılmazsa bu dini anlatılara, kitaptan hoşlanırsınız. Kitabın bendeki baskısı Can Yayınlarından, 208 sayfa ve indirimsiz fiyatı 176 TL.

Yarının Adamı | Con Sinov

Sosyal medyayı, özellikle twitter'ı, kullanıyorsanız, Con Sinov ismini, rumuzunu, mahlasını, illa ki görmüşsünüzdür. Özellikle tarihin doğru okunmasını sağlamak adına yaptığı paylaşımlar ve hayatının arka planı bir şekilde kendisini bu kitabı hazırlamaya itmiş. Hep tarihçilerden, hocalardan okudum Mustafa Kemal'i bir kez de hiç tanımadığım birinden okumak istedim. Zaten kitabı sıklıkla görüyordum, kitapçıda elime gelince şahane kapağı ve arka kapaktaki Livaneli tavsiyesini gördükten sonra aldım gitti. Kısa kısa anekdotlar ile Mustafa Kemal'in asker olmaya karar vermesinden 1918'e kadar geçen süredeki hayatını anlatıyor. Benim için kitabın öne çıkan tarafı gayet cüretkar biçimde Suriye'deki kayıplardan, geri çekilmelerden, yenilgilerden de bahsetmesiydi. Mustafa Kemal bir günde paşa olmadı, bir günde Atatürk olmadı, bir günde bu ülkeyi ayağa kaldırmadı. Yeri geldi hırsına, yeri geldi öfkesine kurban oldu. Yeri geldi kıskançlık da çekti. Mustafa Kemal, bir ilah değildi. Zaten onu anlayabilen hiç kimse onu ilahlaştırmıyor. Bu bir övgü kitabı değil. Hayranın, ilahlaştırdığı kişiyi anlattığı bir naat okumuyoruz kesinlikle. Akıcı anlatımıyla sıkmadan okutuyor kendini. Beklentiyi yükseltmeden okumaya başladım, gayet keyif aldım. Bence başarılıydı. İkinci ve üçüncü kitabı da varmış onları da zamanla edinip okuyacağım hatta. Kitabın baskısı Masa Kitaptan, 352 sayfa ve indirimsiz fiyatı an itibariyle 220 TL. İndirim kovalayıp denenir. 

Oscar 2024

Bu geceyi yarın sabaha bağlayan saatlerde 96. Akademi Ödülleri dağıtılacak. Bizim bildiğimiz adıyla oscarlar sahiplerini bulacak. Töreni izlemek isterseniz, şöyle sahura kadar falan Disney+ yayınlayacak canlı olarak. Simultane çeviri falan da varsa tadından yenmez. Ben gün içinde uykuya vakit ayırabilirsem biraz izlemeyi düşünüyorum. Öyle bilirkişi edasıyla konuşmak istemiyorum, film gurmesi, sinefil falan da değilim. Kendimce beğendiğim yapımları sıralamak istedim yalnızca. Adaylar ve filmler hakkında birkaç kelam edeyim dedim. Kervan yolda düzülür, haydi başlıyorum.

Günlerden Galatasaray #29

Galatasaray 6-2 Rizespor (Kerem D.x3, Lucas, Derrick, Mauro)
Şöyle arkama yaslanıp maç izlemeyi nasıl özlemişim ama. Size de öyle oldu mu? Nihayet ilk yarıdan oyunu çözdük, hem de farklı çözdük ki sonra aktif dinlenmeye devam edelim. Galatasaray'ın kupaların ikisinden de birer hafta arayla elenmesinin ardından bir gövde gösterisine ihtiyacı vardı ki ilk ayağını derbi galibiyetiyle geçtiğimiz hafta almıştı. İkincisi de Sami Yen'de alınacak farklı bir galibiyet olmalıydı. Allah'ın işine bak ki o da Rize'ye denk geldi. Dün akşama dair söylenecek çok şey yok aslında. Maçın adamını beğenip yazıyorum her maçtan sonra. Artık bu maçta tek kişiyi seçemedim zira herkes çok iyiydi. Oyun şahane aktı. Eh, bunun için de maçın adamı olarak Okan Hoca'yı seçerim ki Kerem'in 3 golüne rağmen diyorum bunu. Bu arada Kerem'in 3 golü derken 3. golde Mauro'nun yaptığı şıklığı da tarihe not etmek lazım. Galatasaray 4-2 öndeyken, Dries ceza sahasında indiriliyor ve penaltıyı veriyor hakem. Normalde takımın penaltılarını Mauro kullanır malum. Ama o ana kadar Kerem'in 2 golü var. Sırf hattrick yapsın diye Kerem'e bıraktı topu. Bu kadar kariyerli olup, takımın yıldızı olup, bencillik göstermeden, sıfır ego ile Galatasaray'ı bu kadar sahiplendiği için Mauro bizim yıldızımız değil mi zaten? Çok şanslıyız biliyorsunuz değil mi?! Cumadan kazanıp puan farkını 5'e çıkardı takım. Şimdi aşağı mahalle düşünsün. Ya da düşünmesin bana ne😋😄 Çok iyi oynayarak, bol gollü bir galibiyetle bu maçı da kazasız belasız geçtik çok şükür. Hedef 24, yürüyedurun!