Başta hiçbir şey anlamadan öylece okudum 60-70 sayfa. Bırakmayı da düşündüm hatta, ama elime aldığım kitabı bırakamama huyum yine iş başındaydı. Kitap sen bir açıl bir açıl sonra sonra. Bir nefeste bitti neredeyse. Öyle ki okumak için uykusuz kaldım birkaç sahur ertesi. Bitti ve çok beğenmiş olarak bloga attım kendimi. Göçebe, fantastik bir konu içeriyor. Dünyayı istila eden ruhlar bedenlerin içine yerleşiyor ve bedenlerin hayatı çalınarak ruhlara ait oluyor. Özetle bu yani. Kitap Alacakaranlık serisi yazarı Stephenie Meyer'a ait. Epsilon Yayınevi'nden çıkan kitap 680 sayfa ve 25 TL'den satışa sunuluyor. Ben kitabını okudum ama Göçebe'nin, The Host adı altında kitaptan uyarlanmış bir de filmi yapım aşamasında ve 2013'te gösterime gireceği bilgisi var Imdb'de. Gösterime girer girmez izlemeyi istiyorum. Kitabı da tavsiye edebilirim gönül rahatlığıyla.
Valla billa bak, Allah canımı alsın ki :)
Galatasaray geçtiğimiz sezonun şampiyonu. Güzel bitirdi ama güzel başlayamadı gibi görünüyor şu ana kadar. Şöyle geçtiğimiz sezonun sonuna ve bu sezonun başına, transferiydi, dedikodusuydu, hazırlık maçlarıydı falan bir göz atayım blog futboldan uzak kalmasın dedim. Rengimiz de belli olsun tabii. Başlıyorum.
Kırmızı ekose var, beyaz var. Kırmızı ekose çok sevimli beyaz çok asil. United forması bu sezon yine ince bir zevkin eseri. Hayırlı olsun, şampiyonluk(lar) getirsin.
Hugh Laurie bir Emmy alamadı diye sürekli Emmy'i iteliyorum kendimden. Ama en iyi dizilerin ve oyuncuların oylandığı çok önemli bir organizasyon olarak ön plana çıkıyor. Bu seneki adaylar arasında izlediğim dizi sayısı çok az. Bu yüzden özet geçiyorum.Adayları Hürriyet'te gördüm. En çok adaylığı Mad Man ve American Horror Story almış. Gelelim benim adaylarıma. Kategorilerde ilk dikkatimi çeken isim, Joan Cusack. Shameless'ta Sheila karakterine can veriyor kendileri ve dizinin en sevimli şeyi. En iyi komedi dizisi dalında Big Bang Theory aday. En iyi komedi erkek oyuncu dalında da dizi yine Jim Parsons'ı aday olarak vermiş. En iyi yardımcı kadın oyuncu dalında da Sheldon'ın partneri Mayim Bialik aday olarak dikkat çekiyor. Hali hazırda adaylarım bu kadar. 4 adaylığım var 4'ü de ödülle dönsün.
Hayırlı olsun, uğurlu gelsin. Şimdilik formalardaki beğeni durumum; beyaz, orjinal parçalı, kırmızı parçalı. Kaleci formalarında da çoğunluk sarı forma diyor da Muslera yeşili>yeryüzündeki tüm kaleci formalarındaki renkler der, rengimi belli ederim.
Ahşap boyama turlarında ikinci round olarak kutu seçiyorum. Kullanışlı bişey olsun istedim ama süslenmekten kullanılmaya hali kalmadı garibimin. Önce pembeye karar verdim sonra pembenin çok açık renkli olduğuna. Böylece bordo ve kremde karar kıldım. Efendim ayrıntılarla ilgilenmeyenleri boğmamak için devamını yazının içine atıyorum.
Sıcak, çok sıcak.. Sıcak daha da sıcak olacak. Temmuzun ortasına geldik ramazana da birkaç gün kaldı. Temmuz yazısının vakti gelmiş demek ki. Başlayalım öyleyse. Bakalım neler çıkacak ben de bilmiyorum. Ağrım sıfıra yakın maşallahım var tamam be tükürmeyin iyiyim işte. Temmuzu maddeliyorum öyleyse.
Bazı kitaplar vardır, okumaya niyetiniz olmaz, yada kendisini okutmaz. Bu kitap o tarzın ağa babasıydı. Amerika'da geçen bir cinayet öyküsünün psikanalistler tarafından incelenmesi ve çözülmesini anlatıyor kitap. Aslında farklı dönemlerde geçen olayları birleştiren yazarın üslubu başlarda sıkıyor maalesef. Psikoloji bekleyerek aldığım kitapta hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyebilirim. Çünkü kitaptaki doktorun hastasına yaptığı birkaç seans dışında psikanalize dair bir şey göremedim. Kitabın en keyifli yönü yer yer girilen Freud fikirleri. Freud'un Amerika'ya geldiği dönemde yaşanıyor bahsi geçen cinayet ve Freud verdiği fikirlerle çözüme yardımcı oluyor. Jed Rubenfeld'in yazdığı kitap, 488 sayfa ve 16 TL.
Alçılı prenses modum devam ediyor. Evde durdukça da ne yapacaksın insan kendini bişeylerle uğraşmak zorunda hissediyor. Yoksa sevgiliye sarıyorum. Adam bişi demiyor tabi kibarlığından, ben gibi cadıyla uğraşmak kolay olmuyor elbette. Neyse biraz ona sarmamak için biraz da boşluktan sıkıldığım için babaanne faaliyetlerine başladım. Yaşlı teyzelerin amcaların emekliliklerinde yaptığı ahşap boyama işini ben bacağı kırınca daha çalışma hayatımın ilk senesinde tattım. Acelem başıma ne iş açacak daha bakalım.Bi tepsi boyadım, evime çıkınca bi köşeye koyar, otururum. Gelin size el emeğimin fotoğraflarını göstereyim.
Kral olmak böyle bişey işte. Allaaaaamm kızı fondayken kupa kaldırmayı nasip etsin hepimize amiiiiin!
Mustafa Ceceli albümünden sonra beklediğim iki albüm kalmıştı. İlki Kenan Doğulu'nun Aşka Türlü Şeyler albümü diğeri de Tarkan'ın albümü. Kenan Doğulu, Tarkan'dan önce davranarak albümünü piyasaya sürdü. Aşka Türlü Şeyler albümünde 16 şarkı bulunuyor ve 20 TL'den satışa sunuluyor. Albümün ön ve arka kapak fotoğraflarını beğendim. Ama artık herkes de Beckham saçı yapmasın gözünüzü seveyim. Albümdeki şarkıları şu anda ilk kez dinliyorum. Evet, biraz sindirmek lazım ama ben bloga atayım hem dinler hem yazarım dedim. Başlıyorum.
Bugün bulmaca çözme arzum depreşti. Kardeşimi gönderdim büfeye gazete aldırmaya, Habertürk almış. Gazetedeki bir yazı dikkatimi çekti. Birçoğumuzun izlediği yabancı diziler yerli yapım olarak uyarlanırsa başrolleri kim oynar onu düşünüp yazmışlar Alihan Mestci ve Emre Çarkcı. How I Met Your Mother'ı, Dexter'ı, Game Of Thrones'u, House Md'yi ve Chuck'ı yerli oyuncularla eşleştirmişler. Benim de boş kaldıkça düşündüğüm bişeydi bu ne üzerime vazife bilmiyorum ama işte boşluktan napacağını şaşırıyor insan evdeyken. Başlıyorum hadi bakalım.
