Şampiyonlar Ligi s04e05

Şampiyonlar Ligine vedamızı resmi olarak son maçta edecek olsak da dün akşamki 2-0'lık Atletico Madrid mağlubiyetinden sonra kağıt üzerinde veda ettik. Üst üste 4. sezon şampiyonlar ligi vizesi almış olmak dışında bu seneki şampiyonlar liginin bizim için maalesef hiçbir anlamı yok. Bilhassa dün akşamki maçın ardından... Atletico mu çok iyiydi biz mi çok kötüydük konusuna girmek istemesem de basit matematik der ki, sahadaki iki takımda da 11 futbolcu varsa, bir takımın sahanın bir kısmında çoksa, diğer takımın da başka bir kısmında çok olması gerekir. Oysa dün akşam işin rengi pek de öyle değildi. Yenileceğini bile bile sahaya çıkmak ne diye sorulsa, cevap dün akşamki Galatasaray olurdu sanırım. Mustafa Denizli nasıl etki eder, neleri değiştirir bilmem ama, işinin çok olduğunu -en azından psikolojik olarak- düşünüyor ve kolaylıklar diliyorum. 

Günlerden Galatasaray vol.12

Merak ettiğim tek şey, F.İşbecer'in Hocam'ın gönderildikten sonra "sezon sonunda şampiyonluğu kucaklayacağımıza inanıyorum" açıklamasının arkasında olup olmadığı... Antalyaspor'u Arena'da ağırladığımız maçta yine son dakikada puan kaybı geldi. Yasin, Poldi ve Selçuk'un birer gol attığı maç 3-3 beraberlikle sonuçlandı. Evet, denklemi kurun, iki haftada toplam 6 gol atıp yalnızca 1 (BİR) puan alabilen takımın bu beceriksizliğinin arkasında yatan nedenleri en güzel cümlelerinizle bir paragraf halinde bekliyorum. Canlan artık Galatasaray, gözünü seveyim canlan, lig gidiyo gitmesin be!

Kırık kalpler durağında inecek var

1 sene önce, Prandelli kovulup Hamza Hamzaoğlu takımın başına geldiğinde çok da iyi tanımıyordum. İmza törenini izlerken babasının duygusallığı ile Türkiye'de gelebileceği en iyi noktada olmanın duygusallığını birbiriyle harmanlayıp gözleri dolduğunda, ağlamıştım. "Fatih Terim'in daha az egolusu ve daha az tecrübelisi, zamanla şahane olacak inşallah" onunla ilgili en net fikrimdi.
Dün akşam, antrenman haberine Antalya maçından önce sakatlık falan var mı diye merak edip ders çalışmaya gitmeden önce bakayım dedim. Demez olaydım. En azından sabah falan öğrenirdim belki. 

Ekşın! Müfettişler

Şinasi Sahnesindeki Grönholm Metodu tecrübesinden sonra Küçük Tiyatroda Müfettişler'i izlemeye karar verdik. Oyun Melih Cevdet Anday'a ait, Anday'ın doğumunun 100. yılının anısına ilk kez Devlet Tiyatrolarında diye duyurulunca merak edip aldık biletleri. Öncelikle Küçük Tiyatronun hem izleyici potansiyeli hem de yapı ve görsel olarak o havayı çok güzel yarattığını düşünüyorum. 

Hoşçakal.





bu garip bir veda olacak,
çünkü aslında hep içimdesin.
ne kadar uzağa gitsen de,
gittiğim her yerde benimlesin.
söylenecek söz yok,
gidiyorum ben.


Inkar!

Kendimle ilgili en tuhaf bulduğum şeylerden birisi inkar konusundaki kabiliyetim. Bu kabiliyetimin ortaya çıkması içinse gereken tek şey kötü bir şey olması. Kendime dair hatırladığım en eski hatıra 3-4 yaşındayken çok güzel bir bebeğin elbisesini giydiriyor olmam ve geriye bakıp düşündüğümde hatırladığım her şey güzel şeyler. Sanki defalarca kez bacağını kıran, eğitiminden ve arkadaşlarından ayrı kalan, içinde onlarca ukde kalan ben değilmişim gibi... 

Günlerden Galatasaray vol.11

Bir haftada bir takım ne kadar tepetaklak olur sorusunun cevabını verdiğim an bu maçı açıklayabileceğim. Sen maçın hemen başında golü bul, sonra 2-1 geriye düş, sonra 3-2 öne geç, uzatmalarda 4-3 yenil....... İleride bu cümleyi okurken o nasıl maçmış öyle ya diye şaşıracağım ve inşallah bu şampiyonluk yazısında olacak. Bugünse sakinleşmeye kalbimi normal atışına döndürmeye çalışacağım. Maçın golleri Wes, Poldi ve Olcan'dan geldi. Yürüyedur GALATASARAY, zira yürüsen iyi olacak. YÜRÜ ULAN YÜRÜ!

Şampiyonlar Ligi s04e04

Elden kaçan fırsat büyük olacak yine. Atletico, Astana ile berabere kalmış. Senin eline lider olma şansı geçmiş. Hadi kazanamadın, kısmet olmadı kabul. Ama 90+2'de şu pozisyonu yakalayıp berabere kalma fırsatını tepmek nedir? Hele o Burak'la Selçuk'un yedikten sonra cezalı duruma düştükleri kartlara diyecek laf bulamıyorum. Bu kadar olur yani! Gerekir, kart görürsün, kabul. Ama saçma sapan tepkilerle görülen kartlara tahammülüm yok. Dünden beri boşlukta gibiyim. Kızsam mı, üzülsem mi çözebildiğim an önümüzdeki maçlara bakmaya başlayabilirim. Düşünsene, lider olup, ikinciliği garantileyip üst tura çıkma şansı varken elimizde şimdi UEFA bile riske giriyor neredeyse. Böyle de bi gruptayız işte. Karşı karşıya atamamalar, kısmetsizlikler, bişeyler... Yürüyedur be GALATASARAY hadi be...

Günlerden Galatasaray vol.10

Twitter'dan takip edenler biliyor çarşambadan bu yana İstanbul'daydım dün akşam döndüm Ankara'ya. İstanbul'a gidip de Galatasaray'ı izlemeden TABİİ Kİ DÖNMEDİM. Arena'ya ilk ve Eskişehir maçına kadar da son gidişim olan Trabzonspor maçında, geçen sene yine 10. haftada, takım 3-0 yenildi, Prandelli kovuldu ve Hamza Hocam görev başına geldi. Bu seneki Eskişehirspor maçında ise mutluluktan ölelim biss modundaydım. Zira Burak'tan 2, Selçuk'tan 1 ve Bilal'den 1 olmak üzere 4 gol izledim. G4L4T4S4R4Y kelimesinin hakkını verdik. Ama hepsinden öte, asıl sevindiren, takımın maç boyunca baskılı oynaması ve bu kez gol yemeden maçı bitirmesiydi. Salı akşamki Benfica maçı için güzel bir antrenman oldu dersem sanırım yanlış olmaz. Öyleyse, yürüyedur GALATASARAY!