İki bölümü de yazmadım, yazamadım. Bugün iki bölümü birden yazayım, 128'in de fragmanını vereyim, cumaya kadar Kavak Yelleri de çıksın aradan :))
Sevgili Tarkan'ın Ayrılık Zor şarkısının girişidir, "ağlamadan ayrılık olmaz, hatıralar uslu durmaz" cümlesi. Onu Galatasaray'ımızı düşünerek biraz değiştirince ağlamadan mutluluk olmaz başlığı çıktı. Gelelim başlığın içerdiği fikirlere;
Bir süredir elimi futboldan çekmiştim. Bunda sevdiceğimin yoğun kıskançlığı etkili olsa da -aşkım üstüne alınma lütfen taş atmıyorum- Galatasaray'ı uzaktan uzaktan takip ettiğimi de saklayamayacağım. Ama artık ayyuka çıktı bişeyler ve Galatasaray tam tabirle dibe vurmuş durumda..
4 tane müzisyen gencin kurduğu bi grup Kolpa. Bi kaç senedir piyasadalarmış, fakat bendeniz geçtiğimiz aylarda farkettim kendilerini. Önceki gün de albümlerini dinlemeye başladım. Ve bloga yazmaya değer olduklarını düşündüm. Buyrun efendim başlayalım;
Üstad yapmış yapacağını, taaa içimize dokunan bi şiirini daha keşfettim :)
Kocaman bi sezonun ardından nihayet onu tekrar izleyebilme şansına ulaştık. Dizinin o kasvetli, sıkıcı ve melankolik havası yukarıda gördüğünüz karşılaşmadan itibaren adım adım dağılıp yerini güneşli bi bölüme teslim etti.
Bugün sevgili Can Yücel'in ölüm yıldönümüymüş. Sevmem ölümleri yazmayı ama, Can Yücel de ölmeseydi iyiymiş be. Tam sevdiceğime kavuşmuşken, bizim için yazılması gereken daha çok satır, söylenmesi gereken çok sözler vardı. Martılar seni özledi usta, biz de tabii..
İlk yarım saati çıkar at, gerisi müthiş maçtı. Murat Kosova klişesiyle "işte Premier Lig bu!" Çelsiyi de kutlarız oyunundan ötürü ama şeytanlar enfesti.
Adım adım eski dosta yaklaşırken olayların da düğümlerinin çözümlenmeye başladığı bi bölüm oldu Hayali Tehlike.
Bu ayın yazısı biraz gecikti, tıpkı bundan önceki yazılar gibi. Kusura bakmıyosunuz ve yazıya başlıyoruz. Buyrun efendim dünyamın kapıları ardına kadar açılsın;
Hiç girmek istemesem de sene başında hakkında çıkan uyuşturucu iddialarından, göz altına alınmasından falan sonra bir kesim Tarkan'ın asla eskisi gibi olamayacağını savunmuştu. Tarkan benim çocukluk ve ilk gençlik kahramanlarımdan birisiydi. Kendimi bildikten sonra ne kadar Kenan Doğulu'ya yönelsem de, Tarkan'ın hep özel bi yeri olmuştu. İşte o Tarkan bizi 2010 yazına enfes bir albümle hazırlıyor şimdilerde; Adını Kalbime Yaz..
Efendim çok özel bi haftayı geride bıraktım. Bu hafta içinde bloga yazı yazmak şöyle dursun, pc'ye film izleme mesafesinde kaldım. Bu yüzden forma yazıları, ağustos yazısı ve tabii ki Tarkan albümü kaldı. Hepsini sırayla ele alacağız inşallah. Önce Galatasaray dedim ve forma yazısıyla başlamak istedim. Şurdan buyrun;
Aslı'nın Efe'ye veda etmesinin dışında pek de izleyemediğim bi bölüm oldu Süperman olmak lazım bazen.. Şöyle ki;