Haftalık dizi yorumları | 14-20 Ocak

özledim herif :(

Blogun sağ tarafında izlediğim dizileri görüyorsunuz. Yeni bi seri denemeye karar verdim. Her hafta izlediğim dizilerin yorumlarını sıkış tıkış twitter'da 140 karaktere sığdırmaya çalışacağıma, canım blogumda ferah ferah takılırım diye düşündüm. Haftalık olarak izlediğim son dizi The Big Bang Theory olduğundan ve diziyi de cuma akşamı izlediğimden, bu yazı cumartesi sabahına kalıyor otomatikman. Başlıyoruz!

Sherlock ile başlayalım. Sir Arthur Conan Doyle'un şahane serisinin BBC tarafından mini dizi olarak başlamış bir projesiydi. Geçtiğimiz sene mini dizi olarak başlamasına rağmen, o kadar beğenildi ve tutuldu ki, bu sene de devam etme kararı alındı. Bir buçuk saatlik 3 bölüme bir sezonluk dizi deyip bizi aylarca bekletenler utansın.. Neyse, dizinin 2. sezonunun finali bu haftaki bölümle yapıldı. Final bölümünde Sherlock'un Moriarty tarafından bir sahtekar olarak kamuoyuna tanıtıldığı bölümü izledik. Bölüm içinde Sherlock, sevdiklerini, Moriarty'nin adamlarından korumak için intihar etti. Kanlar içinde nabzı bile atmazken yerde yattığı sahnenin düzmece olduğunu öğrenene ve Sherlock'u canlı görene kadar ağlayacak kıvama geldiğimi itiraf etmek zorundayım. Bunda Watson'ın payı büyük tabi. En iyi dostunun arkasından ve mezarı başında söyledikleriyle, aslında söyleyemedikleriyle bitirdi beni. Tabii bölümün sonunda Sherlock'un onu izlediğini gördüğümüz an paha biçilemezdi.

Shameless, 2. sezonuna yeni başladı. 2. sezonun 2. bölümüyle, bu hafta izledik. Dizide en çok güldüğüm şey şüphesiz Sheila. Evden yavaş yavaş çıkmaya başladı ve adımlarını artırdı. Frank'in de paçası tutuştu tabi. Sheila gerçek dünyaya dönerse ona tekmeyi basacak diye düşünüyor. Fiona'nın başı veletlerle dertte oldu hep ama Debbie ve Carl'ın aynı anda ergenliğe girmesiyle evdeki isyankar sayısı ikiye çıktı. Sıkıntı var. Yalnız gözlerim hala Steve'i arıyor. Uslanmaz bir romantik olarak öyle deli gibi seven bir adamın sırf hapise girmemek için bırakıp gitmesi fikrini kabullenemiyorum. Bana sorarsan hala bi yerden çıkıp gelecek gibi geliyor. Bekleyip göreceğiz.

How I Met Your Mother, verdiği aranın ardından bu hafta yeni bir bölümle çıktı karşımıza. Bu bölümde Lily ve Marshall banliyödeki evlerine taşındılar. Barney de grubun onlarsız daha iyi olacağını, yeni liderin kendisi olduğunu ilan etti. Fotoğraf bu bölümden bir sahne. Tüm akşam boyunca Lily ve Marshall olmadan yaptıkları şeylerden keyif almaya çalıştılarsa da, gecenin sonunda, sabaha karşı banliyöye giderek ağlaşa ağlaşa sarılıp, birlikte kahvaltı ettiler. Ve evet, sarıldıkları yer gözleri doldurdu. Bölüm sonunda Ted'in de dediği gibi beşi nerede birlikte nerede oturuyorlarsa, takılacak mekan orası oluveriyor.

Gossip Girl, teallam iyice Türk filmi oldu bu dizi de.. Birlikte olursak Chuck ölecek falan.. Hurafe bunlar niye inanıyosun bunlara annem sen. Seni seven, senin de sevdiğin adamla mutlu olma fırsatın varken niye böyle işkence ediyosun kendine de bu herifçioğluna da (dizi karakterini gerçek sanan tip ben, meraba) Haftaya da düğün merasimi falan olacak yamulmuyosam. İki işkence de orada olur sonra bölüm sonunda birlikte kaçarlar diyorum ben. Spoiler falan yok beklemeyin. Benim tecrübe ve tahminlerime dayanarak attığım bi salvo oldu bu. Haftanın kârlı çıkanı yine Serena oldu. Yelloz, Dan'i yine yanına koydu ya, ben bişey demiyorum. Allahım hepimize Serena balı versin, amin.


The Big Bang Theory, ex'den next olmaz gibi şahane bir kamyon arkası kılıklı cümle bu bölümün ana fikriydi aslında. Penny ve Leonard'ın yeniden bir araya gelme hikayelerini izledik. Gerçi bölümün yarısından fazlası hayalmiş bildiğin ters köşe olduk ama fena değildi. Yalnız bir eleştirim olacak; bu sefer güldürmedi, sbt. :(


Alcatraz, bu hafta ilk kez izlemeye başladığımız bi dizi oldu. İki bölüm de peş peşe verdiler. Alcatraz beni pek açmadı. Gerilimi yüksek, polisiye, paralel evren içeren türdeki dizileri pek sevmiyorum açıkçası. Alcatraz deyince ben sanırım daha bi dönem dizisi beklemişim o.0 Yolu açık olsun, beğenine hayırlı olsun.


ps: Ve Tumblr.. Sen benim fotoğraf kaynağımsın, teşekkürler.