Günlerden Galatasaray #23

Öncelikle iç sahada attığınız golleri yarısını da deplasmanda atın Allahın aşkına ya! Belhanda, lütfen takım arkadaşlarını sakatlamaktan vazgeç evladım. Bu iki olayı dışarıda bırakırsak Samiyen'de işler güllük gülistanlık devam ediyor. Galatasaray çok da güçlü olmayan Bursa'ya karşı 5 golle tamamladı maçı. Bursa çok güçlü değildi kabul, maç içerideydi kabul, kırmızı kart gördüler kabul. Öte yandan travmatik sonuçlar alan takımımızın 5 gollü maç kazanması (aslında 6, bu hafta da golümüzü saymadı mütüş hakemler!) özgüven açısından olumluydu. Deplasman galibiyetleri de gelmeye başlarsa bu özgüven daha da artacaktır. Maçın gollerinin üçünü geçen hafta kalbimize indiren bebek yüzlü forvetimiz canımız Bafe attı. Diğer iki gol Serdar ve Garry "şahane" Rodrigues'den geldi. Hocamın kadro tercihlerini tartışmak haddimiz değil elbette ama Mariano'nun daha çok takımın içinde olmasını ve Fernando'nun da artık takıma dahil olmasını kendi adıma sabırsızlıkla bekliyorum. Galatasaray galip biz mutlu. Hafta sonuna başlamak için ne güzel bir yol değil mi? YÜRÜYEDURUN!

Günlerden Galatasaray #22

Bir maçı kazanırsın, kaybedersin, berabere kalırsın; iyi oynarsın, kötü oynarsın; şanslısındır, şanssızsındır; günündesindir, gününde değilsindir... Bunların tamamı takımla ve biraz da kısmetle ilgilidir aslında. Ama maça etki eden yalnızca ve yalnızca sahadaki iki takımla ilgili olmalı, olmak zorunda. Gel gelelim dün akşamki maçta sahadaki iki takım değil, Halis Özkahya isimli adına hakem denen ama hiçbir şeye adil şekilde hükmedemeyen, hakim olamayan ve tamamen yanlı bir maç yöneten kişi vardı başrolde. Ben hiçbir zaman diğerleri gibi hakem konuşmak, her mağlubiyeti hakeme bağlamak yada birilerine bel bağlamak istemiyorum. Ama artık bir değil iki değil beş değil koca sezonda kaç puan kaybettik adil olmayan yönetimle bilmiyorum. Maç kötüydü. 3 puan gitti. Liderlik gitti. Gomis yüzünden epey korktuk. Çok kötü bir akşamdı, maçtı. Hakkımızda hayırlısı olsun. Sakatlık kaza bela olmadan şu sezonu şampiyonlar ligine gidecek şekilde kazanalım başka bir dileğim yok. Yürüyedurun!

Portnoy'un Feryadı | Philiph Roth

Kitabın en dikkatimi çeken yönü; bir erkeğin, ergenlikten orta yaşa kadar geçen dönemde aslında yaşı ilerlese de asla değişmediği oldu. Yer yer pornografik ögeler içermesi sebebiyle belli bir yaşa kadar okunmaması iyi olur. Gel gelelim, çizdiği profil ile "evet, insan budur, dürtülerinin esiridir" dedirtiyor. Gayet başarılı bir eleştiri. Fakat dili demin de dediğim gibi biraz ağır ve argo. İrite edici olması dışında söylenebilecek bir şey yok. En azından genç bir kadın olan beni rahatsız etmedi. Bu iyi mi kötü mü diye düşünürken yakaladım. Bana bu kadar şey düşündürmesi bile kitabın ne kadar iyi olduğunu gösteriyor aslında. Tarif edilmesi güç aslında, okumadan anlaşılmaz. Öte yandan diğer sevdiğim kitaplar gibi "okuyun" da diyemiyorum. Araştırın sonra okumayı deneyin. Kitabın bendeki baskısı Ayrıntı Yayınlarından. 218 sayfalık kitap 17 TL. Denerseniz, yahut okuduysanız, görüşünüzü paylaşmaktan çekinmeyin zira merak ediyorum benden başkasının fikrini de. Bekliyorum!

Günlerden Galatasaray #21

Geçen hafta tüm gönlümle istemiştim liderliği. Kısmet bu haftayaymış. Galatasaray klişe sözdeki gibi üç puanı üç golle aldı. Hocam'ın kazandığı maçların biri hariç tamamını 3 golle geçtiğini biliyor muydunuz?! Maçta yapılması gereken her şeyi yaptık. Maça baskılı başlayıp güzel oyunla Gomis'in iki golüyle hemen öne geçtik. Sonra bir gol de Fegu attı ve 3-0 kazandık. İkinci yarıda oyunu rölantide götürüp hafta içindeki kupa maçının yorgunluğunu da attık, yani maç kusursuz bitmek üzereydi. Taa ki Belhanda kırmızı kart görene kadar... Çok güzel geçtiği için dün gece dillendirmedim ama aynı dakika içinde iki sarı kart görmek şu oyuna, şu maça, lider olmaya ve dün akşamki tüm güzel şeylere gölge düşürdü. Ne kadar iyi olursa olsun bu adama içim bir türlü ısınamıyor, sanırım bu gölgeli tarafı yüzünden. Hani ortada bir şey olsa da hakikaten kart görse içim yanmayacak. Neyse... Başakşehir'in puan kaybetmesiyle liderliği ele geçirdik haftalar sonra. Dilerim kalan 13 maçta da böyle devam ederiz. Dilerim sezon sonu şampiyon oluruz. YÜRÜYEDURUN ASLANLARIM! 
ps: SENİ SEVİYOM FATİH TERİM!

Şehir Mektupları | Ahmet Rasim

Ahmet Rasim'in kitabını seri şeklinde aldığımı bir önceki kitabı olan Gecelerim ve Falaka'da yazmıştım. Bu kitaplar birbirinin devamı değil. Seri derken devam gibi oldu, edinecek varsa bilsin. Kitapta Ahmet Rasim'in İstanbul'a dair yazdığı birer sayfalık makaleleri okuyoruz. Şehirle ilgili öyle güzel ayrıntılar var ki, okurken keyif almamak elde değil. Gözlemleri ve buna bağlı olarak betimlemeleri inanılmaz! Öyle ki bazı detayları gözde canlandırabilecek kadar net ortaya koyuyor. Fakat, diğer kitaba göre dili daha ağır geldi bana. Daha fazla Osmanlıca sözcük, cümle ve şiirler vardı. Anlamadığım yerleri araştıra araştıra okuyunca da elimde bir parça sürünmüş gibi oldu. Bunun dışında güzel kitap. Üç Harf Yayıncılık tarafından basılan kitap 388 sayfa ve 12 TL. 

Günlerden Galatasaray #20

Başakşehir maçının Konya'da olduğunu gördüm ve bileti aldım. Kem gözlerimle Başakşehir'in üzerine kabus gibi çökerek top oynatmadım. Fener ve Beşiktaş'tan sonra Başakşehir de berabere kaldı. 
Buraya kadar her şey müthiş. Galatasaray kazanacak, fişi çekecek. Ama olmadı çok çok kötü bir oyunla oynadık dün akşam. Kaleden forvete kadar şu adam iyiydi yazık oldu diyeceğim bir oyuncu bile yok. Japon'u tenzih ederim, ilk maçı. Nando'nun hediye ettiği bomboş bir kornerden yenilen bedava ilk gol sonra da yan hakemin uydurduğu penaltıdan yenilen ikinci golle geriye düştük. Eren'in golüyle gaza gelsek de işe yaramadı. Puan kaybını çok üzülerek Hocama yazarım. Eren - Yasin değişikliği lazımdı ilk 11'e. Bence Tolga da çok uzun kaldı sahada, üzgünüm. Sinan'ın, Yasin'in karşı karşıya geldiği pozisyonlar gol olsa, Nando o topu kornere kaçırmasa, penaltı verilmese.... Falan filan. Kazansak çok güzel olacaktı, olmadı. 3 puan gitti şampiyonluk değil. SEN ŞAMPİYON OLACAKSIN!