büyük fotoğraf üstünü tıklayın ve kaydedin. |
Geçtiğimiz sezonun başında, Prandelli yüzünden kapkara günler geçirmiş bir takımın bir sezonda memleket sınırları içinde alabileceği 3 kupanın 3ünü de almasıyla 2014-2015 sezonu resmi olarak dün itibariyle sona erdi (ne cümle kurdum be tam bir Orhan Pamuk'um yine). Siz bakmayın twitterda aslında kendine ressam deyip öte yandan fanatik futbol sever olan acayip insanlara. Bu kupa bayaaa geçen senenin bitişi demekti. Bu sene ise bugünden itibaren başladı ve resmi olarak ilk maç da önümüzdeki cumartesi oynanacak. Pekiiii dün gece neler yaşadık... Başlıyorum!
not: araya güzel fotoğraflar serpiştiriyorum ki yazıyı sıkılmadan okuyun/yazayım.
Her şey 1 Ağustostaki bilet alma rezaletiyle başladı aslında. Maça 4 kişi gitmeyi planlıyorduk ve kişi başı 2 bilet hakkı verilmişti. Koordineli şekilde biletleri kale arkasından satın alıp işi çözmem gerekiyordu. Fakat telefonumdan ve bilgisayarımdan aynı anda satın al butonuna tıklamama rağmen 2 kişi için F Blokundan iki kişi içinse G Blokundan yer bulabildim. Bir sonraki rezalet ise federasyonun anlaşmalı olduğu sürat kargo ile yaşandı. 4 Ağustosta teslim edilecek olan biletlerim, 6 Ağustosta (boş günüm olması nedeniyle) şubeye gidip teslim almamla elime geçti. Buradan çıkaracağımız ders: TFF bilet sattığı zaman önemsiz bir maçsa BİLET ALMA SERAP!
Biletleri teslim aldıktan sonra o 2 gün geçmek bilmedi ve cumartesi akşamı gelip çattı. İtiraf etmek gerekirse trafik beklediğimden açıktı ve günlerdir devam eden yol yapım çalışması da tamamlanmıştı (iş yerim stada 10 dakika mesafede ve yol üzerinde). Stat görevlilerinin de yardımıyla aracı park ettikten sonra bu sefer de stada giriş rezaletine başladık. Kuyruklar stadın yarısına kadar devam ediyordu neden sonra yığılmayı önlemek için sıraya sokmak akıllarına geldi ve stada girdik. Burada mini bir itiraf geçmeliyim, eğer o karmaşa olmasaydı stada birlikte gittiğim fakat farklı bloklardan bilet satın aldığım canlarımla birlikte oturmak kısmet olmayacaktı. Karmaşa bize yaradı ve kale arkasının maratona en yakın olan yerinden ortalarda bir yer beğenip oturduk.
Daha önceki gittiğim maçlara oranla daha az tezahürat yaptığım, dolayısıyla biraz daha az eğlendiğim bir maç oldu bu da ikinci itiraf. Zira tribünlerin performansı gayet başarısızdı. Bütün maçı "seni sevmeyen ölsün" ve "yönetim futbolcu taraftar" ile tamamladılar. İki tezahüratı takriben 60 kere falan söylemişizdir sanırım (ben 20. kezde sıkılıp bıraktım).
Bu olumsuzlukları bir tarafta bırakırsak şu takım her maçını Ankara'da oynasa, her hafta Osmanlı Stadına giderim gözümü kırpmadan. Stada gidişteki konvoy bile nefisti. Camdan bayrağı sarkıtıp sallamak, gıdım gıdım ilerleyen trafikte acaba takım otobüsü rast gelir mi diye arkaya bakmak nefis bir his. Eh sonunda kupayı da alınca üstüne kaymak oldu.
Maçın tek golü aynı zamanda maçın adamı seçilen Yasin'den geldi. Yasin'e bir parantez; ilk senesinde, ilk senesinin ilk yarısında, Tarık, Veysel, Yasin hepsi aynı şeyin laciverdi demiştim. Yasin'i Tarık ve Veysel'le bir tuttuğum için en çok ben yanacağım, farkındayım. Ama Yasin öyle bir adama dönüştü ki, Yasin ilk yarıda sağda oynarken Sneijder, sağa yakın oynayıp Yasin'le paslaşıyordu. Golden bir pas önce de Yasin'e biraz daha cesaretli olması için çemkirdi.
Bu da sevgili Yasin'in maçın adamı ödülü.
Son söz de Hocam için. İlk geldiğinde kalbim çok ısınmıştı zaten de zaman geçtikçe bu adamın takımı sahiplenişiyle, abiliğiyle, aslında tecrübesizliğini beklerken winner olmasıyla ve tabii ki müthiş karakteriyle kendisi tam bir Galatasaraylı. Bir de bu adamı eleştiren güruh var ki daha ne istiyorlar anlamıyorum. Bu adam geçen sene geldi mi geldi. Önce ligde sonra Türkiye Kupasında şampiyon oldu mu oldu. Sonra dün akşam süper kupayı aldı mı aldı. Şu ana kadar bir tek Şampiyonlar Liginde ilerleyemedi ama onunla ilgili bir hedef koymamıştı. Neticede futbol istatistiklerden oluşuyorsa cayır cayır kupa kaldırarak bütün hedeflerine ulaştı ve bazılarının gücüne gidecek ama bu adam başarılı.
Son söz, Galatasaray Bursaspor'u Ankara'da Yasin'in golüyle 1-0 yenerek bir kupayı daha müzeye götürdü. Ne de güzel yaptı... Hep gelsin hep bizi şenlendirsin canım benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎