Yüzmek! Geçenlerde instagramda da itiraf ettiğim üzere yaza ve tüm sıcağına katlanmamın en büyük sebebi ve dünyada yapmaktan en keyif aldığım aktivite olur kendisi. Zaten içinde su olup sevmediğim tek şey yok muhtemelen. Bir insanın yaşı 5'ten fazlaysa fıskiye sevmesi çok absürt oluyor farkındayım. Ama elimde değil. Yürüyüş yaparken bile çimler sulanıyorsa "aaa tüh üzerim ıslandı :/" demek için özellikle fıskiye tarafından giden insanım ben. Ama bugünkü konumuz biraz daha tuzlusu o suyun. Yüzmek nasıl ölmeden önce yapılacaklar listesine girer sorusunun cevabı ise içeride.
Yüzmenin iki türlüsü var yapmadan ölmek istemediğim. İlki kesinlikle yağmur yağarken yüzmek. Yıllardır artık denk gelse de yapsam dediğim bir durum oldu bu. İnceden serin bir hava, nispeten soğuk bir deniz, girince titreten ama birkaç saniye içinde alışıp üşütmeyen ve tabii ki etrafına şıp şıp düşen yağmur damlaları. En az fotoğraftaki abla kadar mutlu olacağıma eminim.
İkincisi ve biraz daha eksantrik olanı ise şüphesiz gece yüzmek. Açıkçası bundan biraz ürküyorum. Karanlıkta suyun içinden yengeç mi çıkar ayağına yosun mu dolanır balık mı yapışır bilemediğim için inceden gerilim müziği geliyor kulağıma bu fikri düşünürken. Fakat etrafta kimseler yokken, denizin tek sahibiymiş gibi yüzebilme düşüncesi kalbimi yerinden çıkaracak kadar heyecanlanmama sebep oluyor. Yapılsın, yapılacak.
İşte böyle, izne ayrılıp HALEN yüzmeye gidememiş olmak ise benim ayıbım. Seneye erken rezervasyonu ocaktan yaptırıp yazın "aaaağğ ben izne gidecektiiiğğmmm, hazır tatile konacaktııığğmm" modunda olacağıma ant içerim. Varlığım türk varlığına armağan olsun. İyi dersler arkadaşlar. İnş. cnm. ya. demeyi unutmuyoruz dimi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎