Porto maçında ne kadar üzüldüysem bu maçta da o kadar kızdım. Öyle gereksiz öyle vasat öyle kabullenen bir oyun vardı ki sahada sindirmek elde değil. Hocamın planı belliydi aslında, "sabırla kabullen, bekle ve öldürücü vuruşu yap". Tek sıkıntı o vuruşu yapamamaktı maalesef. Yoksa sabretmekte, kabullenmekte ve beklemekte değildi. Benim gibi canı tez değilseniz tabii. Bekle, bekle, bekle... Aradaki pozisyonları oh gol olmadı diye atlatmaya çalış... Atılan golün ofsayt olmasına bi daha oh de... Hakemlerin atladıklarına sevin... Epey yorucuydu. Bu maçtan çıkan 1 puanın başımızın üzerinde yeri var zira 3 puanı hak etmediğimiz konusunda hepimiz hemfikiriz diye düşünüyorum. Öte yandan kızdığım kadar üzüldüğüm bir nokta da vardı o da Yuto'nun sakatlanmasıydı. Öyle kısmetsiz bir takımız ki nerede saçma sapan bir sakatlık var bizi buluyor. Senelerdir futbol oynayan, kendine çiçek gibi bakan ve sıklıkla profesyonelliği ile övülen bu adamın nefes problemi yaşaması kötü bir karadeniz fıkrası gibi adeta. Geldiğinden beri en iyi futbolunu oynayan Belhanda'yı hep yerin dibine sokmayayım da bir kere de öveyim dedim. Hele ki takımda sapır sapır dökülen Eren, N'diaye, Garry gibi adamlar varken. Nando ile Ozan'a ise apayrı güzellemeler yapmak lazım ama nazardan korkuyorum. Çok güzel bir stoperimiz olacak inşallah ama siz yine de çaktırmayın... Umuyorum ki kalan 3 maçtan minimum 4 puan çıkarmak kısmet olur da yola devam ederiz. İnanıyorum ki bir forvetle bu iş çözülecek. YÜRÜYEDURUN!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎