Aslında epey ön yargılıydım. Çünkü bir erkek hikayesiydi bence. Fakat tüm ön yargılarda olduğu gibi bunda da yanıldım. Zira erkek hikayesinden çok daha fazlası vardı. Mucizeler vardı. Ve en iyi hikayelerde olduğu gibi bu hikayede de Tanrının eli vardı. Onun tarafından yazılmış tüm hikayeler gibi bu da efsaneydi. Gerçek olamayacak kadar efsane hem de... Mevzu zaten gerçek bir hikaye olduğu için spoiler korkum yok ama izlemediyseniz, izleyin öyle konuşalım. Malum ortamlarda mevcut film. Anlatmaya başlıyorum!
Bold Pilot, 90'lı yıllarda müthiş yarışlar çıkarmış bir İngiliz safkan at. Halis Karataş ise onun jokeyi. Film ise ikisinin hikayesiydi. Öncelikle tanışmaları, birbirleriyle uyumları, çıktıkları yarışlar, başardıkları, başaramadıkları, artık yarışmayı bıraktıkları günler ve yarattıkları mucizeler... Bu filmde hepsi vardı. Abartılmış tek bir olay yokmuş, araştırdım. Hatta o kadar ki eksik kalan noktalar bile varmış. Hikayenin ve elbette filmin etkileyici tarafı Bold Pilot'un huysuz, uyumsuz ve hırçın bir at olmasından başlıyor aslında. Zira at yarışı sporunu yapacaksanız filmde de denildiği gibi "2 canın 1 can gibi hareket etmesi 1+1'in 1 etmesi gerekiyor". Bağı kurana kadar epey zorlanıyorlar Halis ve Boldi. Fakat bağ kurulduktan sonra 1+1=1 ediyor bunu görüyoruz. Çok duygulandığım yerler vardı, aile ortamında olmasak muhtemelen gözlerim dolmaktan fazlasını yapardı.
Filmdeki tek ofsayt Ekin Koç'un çok uzun boylu olması. Yani ben at yarışı falan takip eden bir insan değilim ama jokeylerin çok uzun olmadığını ben bile biliyorum ki bu çocuğu Kösem Sultan'da Beren ile oynarken falan izlemiştik selvi boyluydu. Casting biraz zayıf kalmış bu noktada. Fikret Kuşkan'a söyleyebileceğim hiçbir şey yok. Oynadığı her filmi, canlandırdığı her karakteri çok sevdim her zaman. Farah Zeynep Abdullah bana oyuncu olarak biraz soğuk geliyor sanırım. Ama bu filmde çok batmadı bana. Filmin yıldızı ise tabii ki at. Necip Fazıl demiş ki, "at hayvan değildir, hayvanla insan arası bir yaratıktır". Özellikle bu at için çok geçerli bir söz olmuş. Şöyle de bir detay var, filmde oynayan at Bold Pilot'un yavrusuymuş. Simsiyah şahane bir at. Gerçekten insan ile at arasında kurulan bu güçlü bağ beni çok etkiliyor. Yavru sahibi olmak için illa doğurmaya hatta aynı canlı türünden olmaya bile gerek yok. Yazının buradan sonrasında fragman, filmin bilgilerini ve kendime ait küçük bir hatırayı paylaşacağım, bilginize... Filmi izlemenizi öneririm, yalnız izlemenizi iki kere öneririm.
Vizyon tarihi: 6 Aralık 2018
Süre: 2s 9dk
Yönetmen: Ahmet Katıksız
Oyuncular: Ekin Koç, Farah Zeynep Abdullah, Fikret Kuşkan
Tür: Dram, Biyografik
Ülke: Türkiye
Konu: Şampiyon, efsane yarış atı Bold Pilot sayesinde bir araya gelen Halis Karataş ve Begüm Atman arasındaki büyük aşkın hikayesini konu ediyor. Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde, Türk atçılığının önemli ismi Özdemir Atman’ın sahibi olduğu Bold Pilot, at yarışı ile ilgilenmeyenlerin bile sevgisini kazanan bir attır. Bold Pilot ve onun daimi jokeyi Halis Karataş, birlikte unutulmaz başarılara imza attılar. İkilinin 1996 yılı Gazi Koşusu’ndaki 2:26:22’lik rekoru hala geçilemedi. Bold Pilot'ın diğer bir başarısı da, Halis Karataş ve Begüm Atman’ın bir araya gelmesine vesile olması.
Kendime not: Filmin sonunda karakterlerin sonraki hallerini izlediğimiz kısımda Halis Karataş 2014 yılında Gazi Koşusunda (başka bir at ile) yeniden kazandı. O günden 2 gün önce, ciğerparem ayağından ameliyat olmuştu ve ben henüz görememiştim. Ramazan ayıydı. Hafta içi mesaiye devam edecektim ve ertesi hafta sonuna kadar muhtemelen yine göremeyecektim. Sonra kısmet oldu ve görmeye gittim. Otururken "bugün Gazi Koşusu var, Halis Karataş bu yarışta efsandedir sen bilmezsin muhtemelen, madem kaldın otur izleyelim öyle git" dedi. İzledik ve efsane şekilde kazandı. Filmi izlerken o gün ne kadar duygusal olduğumu da hatırladım ve hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığını bir kez daha düşündürdü bu olay bana. Bir yerlerde bir şeyler oluyor, yaşıyoruz, anı biriktiriyoruz. Sonra o anılar hiç ummadığımız bir anda karşımıza çıkıveriyor şaşırtıcı şekilde dokunup geçiyor kalbe, zihne, duygulara ve gözlere... Bu da böyle bir anımdır :) bu yüzden kendime not diye böldüm. İnşallah yormamışımdır :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎