Yıllardan bu yana okumayı sürekli ertelediğim bir kitaptı, çünkü sebebini bilmediğim bir şekilde bana çok sıkıcıymış havası vermişti. Kitabın başında öyle ağır aktı ki mevzu, hatta mevzuya öyle girilmedi ki, ben bu kitabı ne güzel ertelemişim yahu diye düşündüm durdum. Neden sonra kitap öyle bir akmaya başladı ki, belki de ben kitabın ne olduğunu anlamaya başladım, üç günde bitti. Hala benim gibi tembellik edip okumayan varsa, özetle şöyle hikayesi; Hayri isimli bir baş karakterimiz var, ebleh bi herif ne okumuş ne yazmış, kimseye bi hayrı yok, adının aksine. Kader ağlarını örüyor ve Halit diye biriyle tanışıyor. Halit, tüm saatlerin aynı anı göstermesi, senkron ilerlemesi için bir kuruluş icat ediyor (kitabın adı buradan geliyor) ve Hayri'yi de kendisinden sonra ikinci adam yapıyor. Gel zaman git zaman kendi söylediği yalana inananı mı ararsın, iş büyüyünce el etek öpeni mi ararsın, alaturkanın dibiyken alafranga olmak için kendini paralayanı mı ararsın? Her türlü tuhaflık mevcut bu kitapta. Fantastik bi iş aslında. Sanıyorum benim için kusursuz olamamasının sebebi biraz bu, biraz da dilinin zaman zaman ağırlaşması. Evet, geçtiği dönem ve yazıldığı tarih itibariyle dilinin ağırlığı normal ama yorduğu yerler olmadı değil. Kitabın bendeki baskısı Dergah Yayınlarından, 382 sayfa ve 46 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎