Bir sene gecikmeli olsa da Homeland'in final sezonunu nihayet izleyip bitirdim. Galatasaray ile ilgili konuşmadığımdan blogun son yazıları da genel olarak kitaplarla ilgili olunca araya bir renk gelsin istedim açıkçası. Eh ne zamandır bir dizinin hakkından da gelememişim. Hazır bitirmişken iyi olur diye düşündüm. Spoiler işine çok girmemeye çalışacağım, başarmayı umuyorum. Buyurun başlayalım.
Bundan birkaç yıl öncesiydi. Blacklist veya Homeland'e başlayacaktım. Homeland'i tercih ettim. Bugünlerde ise Blacklist'in neredeyse ortalarındayım. Homeland'i seçtiğim için pişman değilim, öte yandan Blacklist'i izlemeye başlasaydım da pişman olmazmışım günün sonunda baktığım zaman. Ben başladığımda dizi Netflix'teydi. İlk 7 sezonunu kusursuz şekilde izledim. Sonra final sezonu bir şekilde yayınlanmadı. Amazon'a geçtiğini okudum, fakat oraya da final sezonu bir türlü düşmedi. Bazı kaçak yollarla son sezonu dün itibariyle bitirip gülümseyerek arkama yaslandığımı hiçbir spoiler'a yer vermeden yazmakta bir beis görmüyorum açıkçası. Homeland benim için "ciddili" kategorisine giren bir dizi oldu hep. Uluslararası ilişkilerin, istihbaratın, sınır ötesi operasyonların, savaşın, askerliğin ve dinin bir şekilde manipülatif yollarla kullanılabileceğini anlatıyordu aslında alt metin olarak. Bu açıdan diziyi çok cesur bulduğumu 8 sezonunu da izleyen bir seyirci olarak gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
Diziyi henüz izlememiş olanlar için kısaca özetlemek gerekirse Carrie isimli bir CIA ajanımız var. Kendisi bipolar teşhisi konulmuş bir arkadaş. Irak'ta yıllarca esir olarak kaldığını bildiğimiz Brody isimli bir askerin aslında dönmüş bir hain olduğunu ispat etme çabası ile başlıyor ilk sezon. Birkaç sezon bu hikaye işlenip çözüldükten sonra Carrie bu kez de Pakistan-Afganistan bölgesine tayin ediliyor ve görevine orada devam ediyor. Kalan sezonlarda da Ortadoğu'daki malum karışıklıkları, Afganistan olaylarını, Taliban'ın güçlenişini izliyoruz (hala spoiler yok, bana güvenin). Bu noktada bir virgül koyup Homeland ile ilgili acaba nasıl olurdu diye hala düşündüğüm bir anekdot anlatacağım. Homeland 3. sezon finalinde Carrie Afganistan'a değil İstanbul'a atanmıştı. Fakat müthiş öngörülü devlet büyüklerimiz imajımızın sarsılacağına inanıp dizinin çekimlerine izin vermemiş ve diziyi Afganistan'a kaptırmış. İnanmayan biraz önce verdiğim linke tıklayabilir. Demin de dediğim gibi acaba nasıl olurdu diye hala merak ederim.
Galiba bu diziyle ilgili en sevdiğim şey, "biz Amerikalılar" kafasına hiç girmemesi. Evet yer yer ülkeyi öven sahneler gördük fakat devleti suçlu gördükleri noktaları da çat çat vurarak kendilerince ifade ettiler bence. Yalnızca istihbarat örgütlerinin kurunun yanında yaktıkları yaşları değil, siyasi yozlaşmayı da ortaya koymalarını takdirle izledim. Yorucuydu, keyifliydi, can sıkıcıydı ve müthişti. Son söz; Quinn, çok hoş bir beyefendisin :) Siyasi gerilim seviyorsanız, ıskalamayın. Final bölümü çok iyiydi, evet :).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎