Nihayet bitti! Sanıyorum okuduğum en yorucu Orhan Pamuk kitabıydı Veba Geceleri. Özellikle ilk 200-300 sayfada epey uzadı. Belki konunun can sıkıcı bir konu olması, belki benim ruh halimin okumaya el vermemesi, belki dönemin vebası ile günümüzün covidi arasında kurduğum lüzumsuz bağlantı buna sebepti bilemiyorum fakat kitabın ilk 50-60 bölümü gerçekten bitmek bilmedi benim için. Fakat sonra kitabın merkezi hastalıktan yeni bir ülkenin kuruluşuna doğru evirilince (umarım spoiler değildir), biraz daha tempoyu artırdığını itiraf etmeliyim. Yine itiraf etmeliyim ki kitabın arkasında yer alan "Orhan Pamuk yaşayan en iyi yazar" ifadesine katılmadan edemeyeceğim. Zira kitabın başında, ortasında ve sonunda bile kitapta yer alan Minger Adasının gerçekten var olduğunu, Güneydoğu Akdeniz'de bir ada olduğunu, gerçekten bir şekilde Osmanlı vilayeti olduğunu düşündüm hatta araştırmalar yapmak için çeşitli notlar bile aldım. Öyle bir kurgu var ki kitapta, öyle müthiş şekilde resmedilmiş ki ada, adalılar, adadaki yaşantı, hala var olmadığına inanamıyorum. Bu gerçekçilik, tek kelimeyle çarpıcıydı. Belki de, bir nebze şikayetçi olduğum, kitabın bu kadar uzun olmasının sebebi adanın gerçekliğini okurlara bütün teferruatıyla yansıtmasıydı. Zamanın çeşitli dönemlerinde hastalıklar, savaşlar gibi büyük yıkımların tekrarlanıyor olması ve değişenin sadece arka plan, mekanlar ve zaman olması ne tuhaf değil mi? Kitapla ilgili nihai kararım nefis olduğu yönünde. Tüm kalbimle teşekkür ediyorum Pamuk'a. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 544 sayfa ve 45 TL. Sabredin, büyük keyif alacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎