Netflix'te karşıma en az yirmi kere çıkmış ama ne survivor'ı olarak izlemeyi ötelemiştim, istememiştim, göz ucuyla bile bakmamıştım. Oysa Designated Survivor kelime öbeğinin bambaşka bir manası varmış, birazdan yazının devamında yazacağım (ooo reklamlar), bu sebeple de hiç beklemediğim bir konuda süper bir dizi izledim. Bitirince de bloga dökülmeye koştum. Başlıyorum!
Öncelikle konu... Designated Survivor Amerikan yönetim rejiminde şöyle bir anlam içeriyor; Amerikan Başkanının başına bir hal gelirse İkinci Başkan olan VP dediğimiz adam devreye giriyormuş VP'de de sıkıntı çıkarsa meclis başkanı, ona da bir şey olursa işte bu designated survivor dediğimiz arkadaş Amerika Başkanı oluyormuş. Bu isim belirlenir ve gizli tutulurmuş. Olağanüstü durumlarda devletin yöneticisiz kalmaması için b değil c değil z planı falan anlayacağımız üzere. İşte devlet nasıl yöneticisiz kalabiliyor diye merakımdan açtım izlemeye başladım. Sanırım ilk izlemeye başladığımda peş peşe 4-5 bölüm izledim ki saatler sürmüştü, öyle akıcı ve merak uyandırıcıydı benim açımdan. Peki nasıl herkesi uçurmuşlar ve bu adamcağız piyasaya çıkmış ondan bahsedeyim. Kongreye bir terör saldırısı düzenleniyor başkan, yardımcısı, meclistekiler falan hepsi ölünce o günü evinde geçiren İskan Bakanlığı görevini yürüten Tom Kirkman, Federal Büro ekiplerince evinden adeta derdest edilerek Beyaz Saray'a götürülüyor ve apar topar ettirilen yemin ile varis başkanın yöneticilik evresi başlıyor.
Konu farklılığı ile ilgimi çekmiş olsa da keyifli bir politik drama olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. Bir bölümü bile sardırarak veya sıkılarak izlemediğimi de iliştireyim buraya hemen. Dizi 3 sezon sürmüş ilk sezonda 22, ikinci sezonda 21 ve son sezonda da 10 bölüm ile toplamda 53 bölümden oluşuyor dizi ve Türkiye'de Netflix'te yayınlanıyor. Yalnızca 2. sezonun 7. bölümü platformda yok o da RTÜK isimli yasakçı zihniyetin dürtmesiyle platformdan zorla kaldırılmış. Bölüm Türkiye ile ilgiliymiş darbe falan bir şeyler saçmalayan birkaç haber okumuştum ilgili bölüme gelip izleyemeyince, hiç o topa girip sinirlenmeyeceğim, devam ediyorum. Dizinin politik yanı ile paralel ilerleyen bir de polisiye tarafı var. Hannah Wells isimli bir ajanımız var kelebek gibi uçup arı gibi konan bir arkadaş. Onun oval oda etrafında dönen polisiye olayları tek tek çözüme ulaştırma çabasını izliyoruz siyasetin yanı sıra. Bu bağlamda yan karakterlere de bir göz kırpmakta fayda var. Başkan Kirkman'ın çalışma ekibi birbirinden tatlı karakterleri içeriyor. Yola birlikte çıktığı Emily, basın sözcüsü olan Seth ve sonraları çok şaşıracağınız bir şekilde ilerleyen Aaron, (özellikle Aaron 😋) hepsi birbirinden güzel örülmüş karakterler, hiçbirisi sırıtmıyor ve hiçbirisini yadırgamadan seviveriyorsunuz izlerken.
Aslında bu tarz Amerikan politik dramalarını bilirsiniz izliyorsanız eğer... Amerikan propagandası dibine kadar yapılır ve sürekli pompalanır ya, işte bundan rahatsızlık duymazsanız güzel dizi. Bir de bu tarz Amerikan politik dizilerinden benim izlediklerimde başkanlar daha hırslı heriflerdi, Kirkman taban tabana zıt. Kimi yerlerde pasif olarak eleştirildiği bile oldu hatta dizinin içinde. Sırf konunun çıkış noktasının farklılığı ve Amerikan Başkanının alfa karakter olmamasının farklılığı yüzünden bile merak edebilirsiniz. Bende öyle oldu en azından. Ben bu yazıyı yazarken IMDB puanı 7,5/10'du. Artar azalır bilemem ama benden de temiz bir 8'i var. Herkes sevmez, severseniz akar. İzleyecek olanlara iyi seyirler diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎