Dedemin İnsanları | 2011

Çağan Irmak bir film yaptıysa, hele ki bu film aile filmiyse, mutlaka ama mutlaka Babam ve Oğlum ile kıyaslanır. Dedemin İnsanları, Çağan Irmak'ın kendi hayatından yazdığı, gerçek hikayelerle sahip, yine şahane bir aile filmi. Babam ve Oğlum kadar duygusal değil, ama duygusal. Yer yer komedi figürlerine de rastlamak mümkün. Tam dram olmamış da dengeyi yakalamış Çağan Irmak bu kez. Bize düşen izlemek ve izlemeyenlere önermekse eğer, buyurun içeriye.


Bir Ege kasabası, geniş bir aile, ailede bir dede ve torunun arasındaki müthiş bağ. Mehmet Dede tabii ki Çetin Tekindor. Torun Ozan ise Durukan Çelikkaya. Durukan'a burada minicik bir parantez açmak istiyorum. Velet, fesat çocuk rolünü öyle güzel oynamış ki film boyunca kızmadan edemedim. Ama film süresince, yer yer gözlerimin dolduğunu saymazsak, ağladığım tek sahne de Durukan'ın bir sahnesiydi. Filmin senaryosunu Çağan Irmak yazdığına ve filmin sonunda "Dedem Mehmet Yavaş'ın hikayesine saygıyla" diye bir not gördüğümüze göre, Ozan, Çağan Irmak'ın ta kendisi. Ozan'ın gözünde dedesi bir kahraman. Filmi izleyince de görüyorsunuz ki gerçekten öyle. Mehmet Bey, sevilen, sayılan ve kasabanın tuhafiyecisi olan biri. Dedesiyle arasında sıcak bir ilişki olan benim bu filmden ne kadar etkilendiğimi anlatmama sanırım gerek yok. Filmde Yiğit Özşener Ozan'ın babasını, Gökçe Bahadır da annesini canlandırıyor. 


Hikaye Ozan'ın anlatımıyla başlayıp, son sahneye kadar öyle gitse de, film Mehmet Bey'in üzerinden ilerliyor. Mehmet Bey'in ailesi (evet yukarıdaki fotoğrafta) Girit'te yaşayan Türk bir ailedir. Fakat Cumhuriyet'in ilan edilmesiyle, Yunanistan ile mübadele dönemine giriliyor. Bizim kıyıdan karşı kıyıya, oradan da buraya yüz binlerce insan göç etmek zorunda kalıyor. Orada Türk diye barınamayan aile, İzmir'de de yörenin insanlarından gavur damgasını yiyor ve baskı altında kalıyor. Bu baskıdan en çok etkilenen isimse şüphesiz Ozan. Film boyunca ben Türküm diye diye Türklüğünü ispat etmeye çalışıyor. Böyle arada kalmış, ezilmeyi kabul etmeyen isyankar kişiliği yüzünden de huysuz bir çocuk oluyor. Filmdeki en sevdiğim karakter Nadire Hanım. Mehmet Bey'in eşi, Ozan'ın anneannesi. Yüksek sesiyle, şen haliyle filmin en güzel taraflarından bir tanesi. Adını anmasak da Hümeyra, filmin yine en güzel renklerinden birisi. Onun da ayrı bir hikayesi var. Spoiler vermemeye çalışmaktan kasıldım kaldım. Spoiler kısmında hepsi ve çok daha fazlasıyla yazıyı bitiririm. Gidin izleyin bu filmi. Pişman olmazsınız bak. Ege'ye gitme, orada yaşama  hayallerimi depreştirdi film. Niye Ege? sorusuna müthiş bir cevap oldu.

Spoileeer!
Filmde ağladığım tek sahne, Ozan'ın bir sene önce karnesinde kötü gelen arkadaşlarıyla ilişkiler notunu, bir dahaki karnede düzelteceğine dedesine söz vermesinin ardından, ertesi sene karneyi alır almaz baktığı ilk notun arkadaşlarıyla ilişkiler notu olması ve karşısında gördüğü pekiyi ibaresiyle ağlamaya başladığı sahneydi. Bir şeyi çok istersiniz, olmaz olmaz da iş işten geçtikten sonra olur ya, işte öyle bir şey... Ozan'ın sahneleri kadar içime dokunan sahneler Tahsin'in sahneleriydi. Aksanlı Türkçesiyle beni benden aldı çocuk. Hümeyra'nın oynadığı Peruzat'ın eşini bekleye bekleye aklını oynatması, benim 20 yıl sonraki halime ayna tutar gibiydi. Fatma'nın bebeğinin öldüğünü anladığı sahne ise filmin en vurucu sahnesiydi şüphesiz. Ozan'ın büyüyüp de dedesinin Girit'e gitme hayalini gerçekleştirdiği sahneler de en keyifli sahnelerdi. Kahve iç kahve, hahaha. Filmin repliği ise; metafor ne demek? :) 

Yapım: 2011 - Türkiye
Tür: Aile, Dram
Yönetmen: Çağan Irmak
Oyuncular: Çetin Tekindor, Hümeyra Akbay, Mert Fırat, Ezgi Mola, Yiğit Özşener, Gökçe Bahadır, Zafer Algöz, Yiğit Arı, Ünal Silver, Ushan Çakır, Mehmet Ali Kaptanlar, Serkan Genç, Durukan çelikkaya, Sacide Taşaner
Senaryo: Çağan Irmak
Yapımcı: Ay Yapım, Kerem Çatay, Mustafa Oğuz, Most Productions
Konu: "Dedemin İnsanları", küçük bir kasabada yaşayan on yaşında bir çocuk ve dedesi aracılığıyla, bir ailenin ve bir ülkenin geçirdiği büyük değişimi anlatıyor. Kalabalık ve sıcak Ege insanlarının hikâyesini izlerken, mübadeleye, öteki olmaya, nereye gidersen git bir yere ait olamamaya, iki yakaya, çok sayıdaki azınlığa, ihtilallere bir defa daha, ama bu kez farklı bir yerden bakmayı ve düşünmeyi sağlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎