Galatasaray - Beşiktaş | Foto-Roman

Fark ettim ki Fenerbahçe maçından beri yapmıyormuşum. Derbi maçı olunca zibil gibi fotoğraf geliyor ekranlara. Şunu da alsam bunu da arşivlesem diye düşünürken iş bloga kadar geliyor işte. Bir miktar fotoğraf seçtim maçtan. Keyifle okumanız dileğiyle. Başlıyorum!



 
İlk fotoğrafı koreografiye ayırdım tabii ki. ultrAslan'ı birçok konuda eleştiririm. Ama şöyle de bir gerçek var ki, koreografi konusunda müthiş bir kültür Galatasaray tribünleri. Yaratıcı olmanın yanı sıra, bu işi en iyi yapan tribünlerden bir tanesi. Koreografiyi gören Fatih Terim'in gözlerinin dolması da duygulanmasından değil mi zaten? Hem o an hangimiz duygulanmadık ki? Yapanların, düşünenlerin, emeği geçen herkesin, tek tek eline sağlık.


Beşiktaş çok iyi mücadele etti pazar akşamı, bu bir gerçek. Ama Galatasaray kazanmayı daha çok isteyen taraf olunca maç 3-2'lik skorla Galatasaray lehine bitti. Aslında, bence, Beşiktaş'ın bu maçta galip gelememe nedenlerinden birisi Almeida'ydı. Portekizli futbolcu, pozisyonları cömertçe harcayarak Beşiktaş'ın atabileceği, 2-3 golden etti takımı. 2 metre boyuyla zıplayarak kafa vurursa her top tribüne gider tabii. Kendisine günde 2 doz Hakan Şükür videosu öneriyorum.


Semih, Galatasaray'ın kadrosundaki en genç isimlerden biri. Fatih Terim'in tabiriyle "ocaktan yetişme". Pazar akşamı, kendi kalesine attığı golde, Muslera ve Semih'in çaresizlikleri böyle yansımış objektiflere. Daha önünde yüzlerce maç var. Kaldı ki bu maçın da telafisi oldu işte. Semih'in bunu kafasına takmayacağından eminim ben. Soğuk kanlı tarafı onun en önemli özelliklerinden birisi değil midir?


Elmander'in, sakatlıktan henüz kurtulmuş olmasına ve fedakarlık yapmasına rağmen 2 golü vardı. İlk golü atan derbiyi alır mottosu senelerdir kafamıza öyle çakılmış ki, attığı ilk gol de, galibiyeti getiren ve uzatmalarda gelen ikinci gol de aynı derecede özel ve önemliydi. 

İlk gol sevinci ikinciye nazaran biraz daha sadeydi tabi. Maçın hemen başı olduğundan, disiplinden kopmamak gerekiyordu. Yine takım, "takım" gibi bir olarak sevindi ama, ikinci gol;

işte bu kadar çıldırttı hepimizi. Bu golle ilgili mini bi anı eklemek istiyorum. Maçı 5-6 kişi izliyoruz. Ortamdaki tek Galatasaraylı benim. Semih golü attı maç 2-2'ye geldi. Semih'in golünden sonra Quaresma yerde dizlerinin üzerinde zıplamaya ve dans etmeye başladı. Ben inceden bi bozuldum ama, çaktırmıyorum tabii.. Neyse yanımda kuzenim var Fenerbahçeli. Bak dedim bu maç 3-2 bitecek ben de bizim golü atınca Quaresma dansı yapacam, görürsün. 3. gol 91. dakikada geldi ve ben oturduğum koltuktan yere inip dizlerimin üzerinde dans etmeye başladım. Gol sevinci olarak bi onu hatırlıyorum. Golün hazırlanışıydı, atışıydı, şutuydu, hiçbiri yok aklımda şu an hala.


 
Bu iki golün arasında Felipe'nin attığı golü de es geçmiyorum tabii ki. Selçuk'un inanılmaz über pasında yaptığı o şahane koşuyla attığı gol, Felipe'nin kendi kariyeri adına da çok önemliydi. Kariyerinde ilk kez, 8 gole ulaştı aynı sezon içinde. E daha 10 kadar maç daha var. O 8 ister misin sana 10 olsun, 12 olsun. Negzel olur.

Selçuk, Hasan, Engin, hırs, hırs, hırs.

Ve tabii ki maç sonunda takımın ve taraftarın o sevinç yumağı halleri..

 

Bazıları mutluluğun resmini Abidin'den bekleyedursun, biz mutluluğun resmini her hafta çiziyoruz zaten :)

Baba, hoca, patron, can, karizma, bitane; Fatih Terim!
İMPARATOR, İMPARATOR, İMPARATOR FATİH TERİİİİM!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎