Maça giderken, evden çıktığımızda konuştuk daha. Heyecan var da, kaç yer döneriz acaba dedik. Tüm gün leyla gibi gezmemin bi sebebi daha varmış. İçime mi doğdu yoksa dertlenmeye gündüzden başladığım için mi böyle mi oldu bilmiyorum. Tek anladığım iyi değiliz. Bu sezon aslında hiç toparlanmadık. Aksine sürekli geriye gidiyor takım. Tercihler noktasında, takımın birbirini tanıması noktasında çok katedilmesi gereken yol olduğunu düşünüyorum şahsen. Zira ilk yarıda, aynı noktadan, aynı taktikle yenilen 3 golün başka bir izahı olduğunu zannetmiyorum. Takımın en zeki adamının ön libero mevkisine kapatılarak defansif oynatılmasını algılayamıyorum.
Ama en çok anlamadığım şey, zaten yenileceğimizi bile bile gittiğimiz maçın sonunda gördüğümüz skorda neden bu kadar dağıldığım. Adam takımın teknik direktörü, istifa edip gidiyor. Bi diğeri başkanı, kurul kararı alıp gidiyor. Kaptanı, transfer olup gidiyor. Ben? Ben taraftarlıktan niye gidemiyorum biri bunu açıklasın ya! Durduk yere dertlenmelerin bi sonu olmalı. Sondan bi önceki söz; tüm hafta boyunca ben dahil 2000 ruhu diye bik bik ettik durduk. Ve tersten tutturduk 2000 ruhunu (bu sefer Arsenal 4-1 kazandı) Bu Allahın bize, "alın verdim belanızı" deme şekliydi. Son söz; mor forma şahane değil miydi yaaaa (bak hala dileniyo hala taraftarlık yapıyo, salak yemin ederim geri zekalı bu çocuk)
Yürüme ulan Galatasaray. Na öyle mıh gibi dikil. Sakın yürüyüp şu insancıkları mutlu edeyim deme. Aferin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎