Günlerden Galatasaray #7

Maç girişinden başlayayım. Deplasman tribününün hemen hemen ful olduğunu okuma yazma bilen ve elinde internete girebileceği bir aygıt olan her birey passo.com.tr adresine girerek görebilir. Stat yetkilileri ve güvenlik güçlerinin elinde bu imkanın olmadığını düşünüyorum. Zira bin kişiyi tek kapıdan stadın avlusuna alma fikri, bakın stat içine demiyorum henüz oraya bile gelemedik, çok parlak bir fikir olmasagerek...
ps: yazı beklediğimden uzun oldu. Devam ediyorum.
 
Neyse kapıdan geçtik. Bu sefer de arama tantanası başladı. Güvenlik görevlileri "çantaları almıyoruz" dediler. Çantaları almıyoruz derken başkan?! Bir kadın için çantanın ne demek olduğunu algılayamamak için erkek olmak gerektiğini düşünüyorum ama çantayı almıyoruz diyen kişi kadın gibi görünüyordu. Kaldı ki bildiğim, okuduğum kadarıyla stada getirilmemesi gereken şeyler arasında çanta yok. Gözlük kabımı ve cüzdanımı çantadan çıkardım çantayı kenara bıraktım. Artık bunlara da bir şey demezler diye düşünüyorum bir yandan da. İçinde kimliğim olmasa cüzdanımı da bıraktıracaklar yalnız. Ah Galatasaray, uğruna katlandıklarımıza değecek sevdan olmasa... Stada girişte turnikelerde kriz oldu falan...

Ama her şey, tüm krizler, sinirlenmeler, tepkiler stada girene kadarmış. Stada girip takımı orada ısınırken görmek, CİM BOM BOM diye o tezahüratı duymak, her şeye değiyor. Gençlerbirliği maçları genelde beraberlikle biten maçlar oluyor Ankara'da geçen seneki maç da öyleydi. Bu seneki maça benim gönlümden geçen ilk günden beri 3-1'di. Wes sahada olsaydı belki olurdu da. Ama 1-0 bitti. Tek gol çikolata renkli sanatçımız Bruma'dan geldi. Asıl gol ise Fernando Muslera'dan. Bu çocuğu hak etmek için nasıl bir çile çektik bilmiyorum, hatırlamak istemiyorum. İyi ki çekmişiz. Herif resmen rahat olun, ben buradayım diyor. Hem de her maç. Cihat Hocanın dediği gibi tam bir haksız rekabetsin bebeğim! İyi ki varsın. Şükürler olsun. Şampiyonluk için YÜRÜYEDURUN ASLANLARIM!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎