Uzun süredir izlediğim bir film beni bu kadar etkilememişti. Ayla'ya gitmek için türlü türlü planların ardından cumartesi öğleden sonraya gitmek için sözleştik gençlerle. 4.30 seansına bir gece önceden cinemaximum.com.tr'den bilet alınca salonun güzel bi yerine düştük. İyi ki önceden almışım 30 metre kuyruk varmış. Ben telefondaki maili gösterip sallana sallana girdim salona. Teşekkürler Cinemaximum ❤️ Hadi başlayalım.
Ayla'nın haberini ilk duyduğumda izlemek için heyecanlanmıştım. Hikaye nefis çünkü. Aylarca askeri kampta yaşayan yabancı bir kız çocuğu... Bu senaryoyu Allah yazmamış olsa, senaristine en iyi özgün hikaye dalında tüm ödüllerin verilmesi gerekirdi muhtemelen. Yılmaz Erdoğan'ın lafıydı sanırım en iyi hikaye yaşamdır gibi bir şey demişti. Bu kadar haklı başka bir laf olamaz. Bilmeyenler için hikayeyi bi özet geçeyim. Kore Savaşı dönemi. Ülkemiz de asker gönderiyor NATO bağlantısı sebebiyle ve askerlerimizden Süleyman Astsubay, ailesi öldürülmüş bir çocuğa rastlıyor. Ailesini aradık, araştırdık, bulduk, diyene kadar da askerlerimizin kaldığı kamp bölgesinde el birliği ile bu kız çocuğuna bakılıyor. Dedim ya, hikaye müthiş ve kalbinize bir şekilde dokunuyor.
Oyuncu seçimleri yerinde. İsmail Hacıoğlu çok iyi ama normalde çok fanı olmadığım ve birçok işini seyretmediğim Ali Atay'ı izlemek -bu film özelinde- beni müthiş heyecanlandırdı. Nefisti çünkü. Fi'yi özlediğim için de olabilir şerhini düşerek Büşra Develi'yi ve canlandırdığı karakteri çok sevdim. Muhtemelen filmdeki favori karakterimdi. Naifliği ile tam "olması gereken" türden bir insandı. Murat Yıldırım ise vasat - vasatın bir tık üstüydü bence. Tereddütte kaldığım tek oyuncu seçimi ise Çetin Tekindor. Çok severim, çektiği hemen hemen her filmi, diziyi ve hatta reklamı görmüş olmak isterim ve bir şekilde takip de ederim. Fakat Süleyman Astsubayın yaşlılığı eğreti duymuş üzerinde. Sebebini bilmiyorum. Belki de bana öyle geldi. Ve müzikler ❤️ Fahir Atakoğlu nolur daha çok filme müzik yapsın. Yapabilir mi? Yapmalı çünkü!
Çok katı yürekli bir insan değilim, öte yandan artık çok duygusal da değilim. Fakat film boyunca (2 saat +) gözlerimden yaşlar sicim gibi aktı. Yorumlarda hıçkıra hıçkıra ağlayanlar oldu falan diye okudum. Allah aşkına her şeyi abartmayın. *Duygusuz* değilim. Ama bir filme höykürerek ağlayacak yaşı da geçtim sanırım. Gözlerim kendiliğinden doldu, makyajım bile bozulmadan kendiliğinden akıııp gitti. Tadında bırakmak lazım. Özetle bu filmi izleyin. Salı günleri cinemaximumda 8TL seansları var. Freezone kampanyaları falan var. Bir hamburger eksik yeseniz şu filmi izleseniz çogzel olur gençler. Son söz: Bir çocuğun kalbine dokunmakla başlar her şey. Ve o çocuklar hepimizin geleceğidir, dünyanın neresinde olursa olsun. Unutmayın. İzleyin bu filmi. Fragman ve bilgilerle noktayı koyarım. Öpüyorum.
Vizyon Tarihi: 27 Ekim 2017
Yapımı : 2017 - Türkiye
Tür : Dram, Romantik
Süre: 125 Dak.
Yönetmen : Can Ulkay
Oyuncular : Çetin Tekindor, İsmail Hacıoğlu, Lee Kyung-jin, Ali Atay, Taner Birsel
Senaryo : Yiğit Güralp
Yapımcı : Mustafa Uslu
Konu : Kore Savaşı'na asker olarak gönderilen Süleyman (İsmail Hacıoğlu), savaş esnasında öksüz kalan ve himayesini aldığı küçük Koreli kızla sevgi dolu samimi bir bağ kurar. Ayla adını verdiği küçük çocuğu aylarca bakar, ancak savaş bittiğinde kimsesiz çocuğu Türkiye'ye götürmek istediğinde Kore yasalarının engeliyle karşılaşır ve zor da olsa ayrılırlar. Bu olaylardan 60 yıl geçtikten sonra Süleyman Bey, nerede olduğu, neler yaptığı hakkında hiçbir bilgisi olmadığı Ayla'yı yeniden görebilmek için harekete geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎