Başlığı koca koca yazdım ki bu kitabı yaklaşık iki haftada pes etmeden okuyup bitirebildiğimi kendime gösterebileyim... Kitabı benim gibi gözü korktuğundan okumayanlar varsa kısa bir özet geçiyorum; iki tane aşkı merkez konu olarak almış kitap. İlki Anna ile Vronsky, diğeri Kiti ile Lenin. Anna evli bir kadınken Vronsky'e aşık oluyor ve evliliğini dağıtıyor, Kiti ve Lenin ise başta ayrılıp sonradan yolları yeniden kesişiyor. Ama kitap kesinlikle bir romantik komedi değil. Tam aksine geçtiği 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başı dönemi fona alarak hem toplumu anlatıyor hem de Tolstoy'un fikir dünyasının pencerelerini açıyor. Hatta Lenin'in bir nevi toprak ağası olması üzerinden kapitalizme ve feodalizme de yer yer göz kırpıyor. Kitaba belki de haddim olmayarak getireceğim eleştiri ise Anna'ya biçilen rol. Bu tarz olaylarda genellikle kadın suçlu bulunur ve toplumdan dışlanır ya, Tolstoy da o yolu seçiyor yazık ki. Aslında seçeceği yolu "öç benimdir, karşılığını ben vereceğim" cümlesiyle kitaba başlayarak işaret etmiş ama kitabı bitirmeden ben anlayamamıştım elbette. Rus Edebiyatı beni çok yoruyor. Böyle kallavi kitaplar, birbirine benzeyen isimlerin olduğu karakterler, o karakterlerin neredeyse tüm sülalesini barındıran hikayeler... İlk 400 sayfada bu kitabı neden bırakmıyorum sorusunu sıklıkla sordum kendime fakat sonra tempoyu alıp karakter tanıtımları artık nihayete erince akmaya başladı ve kitabın kalan %60'lık kısmını daha kısa sürede okumuş bile olabilirim. Kendinize ve elbette gözlerinize güveniyorsanız başlayın. Kitabın bendeki baskısı İş Bankası Kültür Yayınlarından, 1062 sayfa ve 38 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎