Hem yarabandım hem yaram

Teoman'ın Gönülçelen'inde geçen bu cümle sanırım bi insanın sevdiğine söyleyebileceği en doğru söz öbeğidir. Sevgili sizi istemeden üzer, kırar, yalnızlıklara iter.. Ama iyileştirecek, açtığı yaraları kapatacak da yine odur ya, işte bu yüzden sevgiliye söylenebilecek en doğru laf budur.

Maya burcum: Caban

Adam demiş ki; "fala inanma falsız da kalma" Astroloji için de böyle düşünüyorum. Benim gibi düşünen tanıdığım insanlar var. Biraz kendim için, biraz da merak edenler için ekliyorum bu yazıyı. Benim burcum Caban'mış. Devamını görelime tıkıldayıp hem Caban burcunun özelliklerini, hem de maya burcunuzu nasıl öğrenebileceğinizi bulacaksınız.

Hepimiz susarız Becks konuşur

Bu da mı gol değil ulan?!

Yeni sezon heyecanı

Eveeet bir aylık aranın ardından nihayet yeni sezonun fragmanı geldi. Yaklaşık bi hafta önce geldi aslında.

Vay arkadaş yaa

Ulan biriniz paçama dolanmasaydınız şaşardım zaten. Pislik değil mi küfretmeyeceğim arkadaş! Eylülde de çatır çatır geçeceğim. Aha buraya yazdım. 5 Eylül'de sınav varsa ben Eylül sonuna mezunum.

Kazım Koyuncu {7 Kasım 1971 - ∞ }

2005 yılında bacağımı kırdığım için hastaneye yatırıldığım günlerdi..

Tarihin Fotoğrafı

68-70 biten bi tie-break gördünüz mü? Ben gördüm! Isner'in galibiyet sevinci, raket fırlatışı, Mahut'nun ise dakikalarca kendine gelememesi ikiliye olan saygımı bi kat daha artırdı. Kısır geçen Dünya Kupası'na inat, yaşasın Wimbledon!

Abicim naptınız siz ya!?

Bu ikisi Mahut ve Isner Wimbledon'ın ilk günü ilk turda eşleştiler ve maç yapmaya başladılar. Buraya kadar herşey normal değil mi? Anormallik ve tarih tam bu noktada başlıyor işte. İlk gün 2 küsür saat, ikinci gün 7 küsür saat olmak üzere toplamda 10 saattir oynuyor bunlar. Bugün siz bu yazıyı okurken 11. saate ve dolayısıyla 3. güne başlamış bulunmaktalar. Durum en son 59-59'du. 5. set ve tie-break devam ediyor. İki farklı üstünlüğü yakalayan üst tura çıkacak ki artık bi zahmet biri çıksın. Felç ettiler Wimbledon trafiğini. Millet nerdeyse çeyrek final oynayacak, bu ikisi hâlâ 1. turda sürünüyor. Dolayısıyla rakipleri de bunları bekliyor :) Bileğinize kuvvet hadi bakalım..

ps: Tarihe tanıklık ettiğimizin, farkında mısınız?!

Son çıkan albümler #2

Dün değil önceki gün 3 albümle başlamıştık son çıkan albümler serisine. Bundan sonra sık sık yazarım 2-3 albüm biriktirdikçe. Önceki günkü ilk yazıda Türk Sanat Müziği, nostalji ve arabesk yapmıştım. Bugün ise tamamen zıt kutuplara gideceğim. Pop müzik, hatta direk remixler ile rap müziğine geçeceğim bugün. Ona göre tıkıldayın devamını görelime. Başlıyorum;

Wimbledon'da bi Türk

Marsel İlhan süper bi geri dönüşle 2. tura yükseldi. İlk turda rakibi Brezilyalı Marcos Daniel'in 2-0 gerisine düşmesine rağmen üstüste 2 set alarak Daniel'in bütün dengelerini alt üst etti. Öyle ki Brezilyalı tie-break'te tam manasıyla çökmüştü. Salıverdi oyunu. Bunda Marsel'in başarısını da es geçmemek lazım elbette. Tüm kalbimizle kutluyoruz. Amerika Açık'taki ana tablo zaferinin ardından ikinci turu da gördü bu gözler. 2. turdaki rakibi Victor Hanescu oldu.

Go Marsel Go!

Son çıkan albümler

Son çıkan, en azından benim son günlerde haberdar olduğum bi kaç albüm var. Hepsini dinledim. Nostalji ağırlıklı bu albümlerden önce Nev, Göksel ve Şevval Sam'ın albümlerini yazacağım bugün için. Yarın ise dinlediğim diğer 2 albümü yazarım artık.. Başlıyoruz;

Harry aslanlar gibi oynadı ama..

Çok canım sıkıldı akşam üstü. Oysa koridorda onu 10 numaralı formayla gördüğümde nasıl mutlu olmuştum. Harry Kewell artık aileden biri gibi oldu. Bi abi gibi, arkadaş gibi, dayı gibi.. İşte öyle ne bileyim..

İyi ki varsın sen; Attila İlhan

Ayrılık da sevdaya dahil, çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili..

Dünya Kupası başladıııı!

Siz Güney Afrika - Meksika maçını izlerken ben bu satırları yazıyor olacağım. Açılış törenini bi parça izlemenin ardından hemen kupaya dair ilk izlenimlerimi yazmak istedim. Efendim bilen bilir, bi süredir futboldan soğuduğumu söylüyordum. Kâbus gibi geçen 2010 yılının ardından soğumayan beni şaşırtır zaten. Bilhassa Galatasaray taraftarıysanız.. Dünya Kupası'nı bile izlemem arkadaş diye sağda solda boy göstermeye başlamıştım ki minyon tipli bi insan olarak boy göstermek benim neyime?!

Canım Ailem'in vedası..

Evet dün akşam itibariyle sona ererek hepimizi duygusal hezeyanlar içine attı. Blogger arkadaşlardan Mustafa bir kaç bölüm önce yazdığım bi twite şu cevabı vermiş ve Canım Ailem senaristinin hamile olduğunu, diziyi de başkasının yazmasını istemediğini söylemişti. Ben olsam ben de aynını yapardım sanırım. Düşünsenize, yıllar sonra insanın kalbine dokunan bi iş yaptınız, onu başkasının elinde görmektense bitirmeyi yeğlerdim. Bu yüzden senariste kızmıyorum, kızamıyorum. Bir de şöyle bir durum var ki atv sağolsun dizinin bütün keyfini batırıyordu. Gününü değiştirdiler, saatini değiştirdiler, bi ara yayından kaldırdılar. Velhasıl kelam burnumuzdan getirdiler. Hem bizim, hem de diziden ekmek yiyen oyuncusundan yönetmenine kadar herkesin.. Bu keşmekeşten de kurtulmuş oldu. Süper Baba'dan, İkinci Bahar'dan, Yabancı Damat'tan sonra yine yüreğimize dokunan bi hikaye de böylece son buldu.

BİR AY


Bu suskunluk, aramızdaki sessizlik bi tek özlemdendir. Üzülmek yok diye verilen sözler ise başlı başına hikayedir. Kimse kusuruma bakmicak artık. 3 gün kadar böyleyim.. Biri gitti merak etmeyin..

Haziran ayına merhaba

Bi kaç gündür Haziran ayı içinde fink atıyoruz. Ben de anca başımı kaldırıp buraya düşebildim. En son Harry için son kez bizimle kalmasını istediğimiz bi yazı yazmış ve hem burda hem de Sportif Cümleler'de {ve daha bi çok yerde de} eş zamanlı olarak yayınlanmasını sağlamıştım. İşe yaradı yaramadı, beğenildi beğenilmedi cidden çok umrumda değil.. Şimdi tek derdim bu kadar sevdiğim, sevdiğimiz bi adamın takımdan gönderilmemesi. Neyse birazdan değineceğim maddeler arasında zaten. Buyrun Haziran yazısına;