Ayrıldık diye çok üzülmüştüm. Ama haklıymış. Zamanla alışıyormuş insan. Sevgilisinden ayrılınca aşkın saçmalığından bahseden yada "en büyük aşkım Galatasarayım, hem o beni terk etmez" diyen insanlardan değilim, hiç olmadım. Hatta artırıyorum; bugün aşık olabileceğim biri karşıma çıksın, gözüm kapalı dalarım o suya (hala denizde olan Serap'ın yazısına yansıyan deniz enstantaneleri). Ama aşk bitti diye dünyanın sonu gelmiyormuş. Sevginin çok farklı halleri varmış. Şimdi onlardan bahsediyorum size..
Yada özledim dememek için ağzına beton dökmeyi düşünen arkadaştaymış sevginin bi parçası...
Yada aileyle birlikte denize girmekmiş dalgalara meydan okurcasına...
Yada dedeyle yine birlikte günler geçirmek aynı çatının altında uyumakmış...
Yada dalga geçmekmiş can parçası olan kardeşlerle...
Hepsi çok özel hisler, farklı duygularmış. Bu kadarı yeterli mi peki?
Hayır.
Asla.
Yine yeni bi kalp çarpıntısı lazım. Sabah işe gitmek için alarm çalıp uyanınca gece acaba aradı mı diye heyecanla telefona sarılmak lazım. Hava soğuyup üşüyünce acaba o da üşüyor mu diye endişelenmek lazım (minimum 27 yaşında olacağını düşününce saçma gelse de). Doğum günü yaklaştıkça ne sürpriz yapsam diye düşünmek lazım. Yonca Evcimik'in o şarkıda dediği gibi aşk lazım aşk aşk.
Artık hazırım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎