2 sene 2 haftadır Ankara'da ikamet ediyorum. 2 sene içerisinde Galatasaray, Ankara'ya 1 kez geçen sene 1 kez de dün olmak üzere 2 kere geldi. İlk maça ailevi sebepler yüzünden gidememiş ve çok üzülmüştüm. Dün de maça gidemiyorum fakat bu kez sebep ben değilim, Ankaralı hiç değil... Galatasaray, 2 hafta önce benim de gittiğim Konyaspor deplasmanından, deplasman cezasıyla döndü. Bakın işin kritik noktası burada başlıyor: rakip Konyaspor, maç Konya'da, olayın halen Ankara ile hiçbir alakası yok, arada bir de Mersin maçı oynanıyor ve ertesi hafta bu kez Ankara'ya geliyor fakat ne o Ankaralı Galatasaraylılar bu maça giremiyor. Sebep? Sebep Konya'da yapılmış "kötü" tezahürat. Sorulacak soru ise belli: spor, sadece futbolcular spor yapsın diye mi var yoksa seyirciler izlesin, keyif alsın birlikte coşkuyla takip etsin diye mi vardır?
Eğer yanıt ilkiyse futbolcular milyonlarca dolar kazanmasın. Biz taraftar olarak televizyonuna ayrı, passoligine ayrı, formasına ayrı, biletine ayrı, atkısına ayrı para harcamayalım. Bu emeği, bu sevgiyi, bu tutkuyu boşa harcamayalım. Yok ikinciyse lütfen artık yönetimler taraftar ile futbolun arasına girmesin. Bugün sporu futbol olarak gören 10-11 yaşında bir çocuğun gözünde gördüğüm o "maça gidemedim" hüznünü hangi forma yada televizyonda izleyeceği hangi maç telafi edebilir? Siz bu çocukların sporda en sevdiği şeyle arasına sert, katı, buz gibi bir duvar çekiyorsunuz sonra da bu ülkede sporcu yetişmiyor diye ağlıyorsunuz. Bu ülkedeki kız/erkek fark etmeksizin 7-15 yaş arasındaki hemen hemen her çocuğun idolü, büyüyünce olmak istediği insan figürü futbolcular. Bu çocukları futboldan da soğutursak tutunacak bir şeyleri kalmaz maalesef. Zira bu ülkede sanat yapan insanların çocuklara idol olarak ulaşması futbol oynayanların ulaşmasından kat be kat daha zor.
Peki bu yalnızca çocukların hüznü mü? Elbette hayır. Benim ne kadar Galatasaraylı biri olduğumu blogun çehresinden anlamak gayet basit. Takım Hamza Hocam geldiğinden beri yaldır yaldır ilerliyor. Ben, takımın 2 senedir en temiz futbol oynadığı dönemde yaşadığım şehre gelen takımı bilgisayarımın ekranından izlemek zorunda bırakılıyorum. Halbuki tribünde olsam, tabirimi mazur görün, o marşları söyleye söyleye delirmeme 2-3 derecelik buz gibi hava bile engel olamaz.
Uzun lafın kısası; bu tarafımdan yazılmış bir bildiridir. Futbolla seyirci arasına girilmesin artık. Verilsin para cezası. Bir kez daha mı oldu, daha yükseği verilsin. Yok illa ki girilecekse, Antep ağzıyla söyleyeyim sarımsak nerede yenildiyse ağız orada kokutulsun. Konya'da olan olay Konya'da kalsın. Ankaralı taraftarın yada Akhisarlı taraftarın bununla alakası olmasın. Kaybedilen puan/puanlara değil o coşkuyu yaşayamamaya isyanım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎