Çok özlediğimiz zaman kullandığımız en klişe cümlelerden biridir "hasretinden prangalar eskittim". Yokluğun beni o kadar uzun süredir hapsetti ki hasretinin vurduğu prangalar eskidi. Pranga da değil, prangalar, o derece yani! Üstüne düşününce ne kadar sert bir tokat olduğunun farkına varıyor insan. İşte kitaptaki her mısra, her şiir, her cümle de öyle hissettiriyor okurken. Ahmed Arif'in şiirlerinden, bazı yazarların Ahmed Arif hakkında yazdıklarından ve Ahmed Arif ile yapılan birkaç röportajdan oluşan kitap beni tokatlayarak bitti. Tüm şiirlerin içinde elbette en çarpıcı olanı kitaba da adını veren Hasretinden Prangalar Eskittim ile Sevdan Beni şiiriydi. Bir de yeğeni için yazdıkları etkileyiciydi. Dünyanın aslında ne kadar leş bir yer olduğunu fakat çocukların bu leşliğin içindeki en güzel şeyler olduğunu, bize ütopik bir dünya yaratma isteğimizi hatırlattığını anlatıyordu. Benim için geç kalınmış bir okumaydı, öz eleştiri yapmam lazım bu noktada. Fakat hiçbir geçlik hiç olmamasından kötü değil neticede. Siz de geç kalmayın. Her renkten bir parça olsun hayatınızda. Her fikri benimsemeyin, tamamdır, fakat fikri ayrılıklar yüzünden de Ahmed Arif gibi bir şairi de asla ıskalamayın! Kitaptaki şiirler kadar Cemal Süreya'nın Ahmed Arif için yazdıkları da etkileyiciydi bu notu da düşmem gerekiyor. Son söz: “Yokluğun cehennemin öbür adı, üşüyorum kapama gözlerini” cümlesini yazdıracak kadar ne yaşadın be adam🥺 Kitabın bendeki baskısı Metis Yayınlarından, 184 sayfa ve 22,50 TL. Okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎