Sergüzeşt (her yazdığım r harfini atlıyorum); macera, serüven anlamını taşıyor. Fakat kitaba adını veren anlamı bence, insanın başından geçen olaylar. Kitap olarak önemi ise sanıyorum Türklerde/Osmanlı Devletinde köleliği anlatan nadir kitaplardan birisi, belki de tek kitap. Zira cariyelik sistemine, kadın alım satımına ilişkin yüzlerce makale bulabiliriz ama "köle" kavramının işlenişine ben ilk kez şahit oldum. Osmanlı Devletine ilişkin sağlam sosyolojik tespitlerin bulunması da cabası! Yani alelade bir hikayeden fazlası var buralarda. Kitapta çok güzel cümleler saklı. Bir çocuğun esir olarak alınıp satılan başka bir çocuğa söylediği "ben seni burada dolaba saklarım kimse bulamaz" cümlesi, esir olarak alınıp satılan kıza ilişkin kurulan "kırılmış bir gönül satılmış bir muhabbet mazi olmuş bir istikbal hep orada, arkasında duruyordu" cümlesi, "bilinmez ki şarkta her hakikat kadınlar gibi örtülü" şeklinde kurulmuş eleştiri cümlesi ve son olarak intihar ile ilgili "insanın hayatın görev ve sorumluluklarından istifası" şeklinde yapılmış betimleme tam birer inci tanesi gibi. Yazıldığı döneme (1880-1900) baktığımızda epey cüretkar olduğunu kabul etmek gerekiyor. Kadınların özgürlüğü konusuna karşı hassas olan beni çarptı bu kitap. Özellikle finali ile... Kitabın bendeki baskısı klasikleri yeniden mükemmel kapaklarla piyasaya süren İşbankası Yayınlarından, 112 sayfa ve 10 TL. Okumayı ihmal etmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎