Yıllardan beridir en yakın dostum Grange okur ve çok sever. Ben de polisiyeyi çok severim ama Grange ile yollarım yıllardır hiç kesişmemişti Kızıl Nehirler'e kadar. Kızıl Nehirler'den yıllar evvel Siyah Kan'ı okumuş, çok da çarpılmamıştım. Şimdi yalan yok. Kitabın arkasını okurken diyordu ki kalbi olanlar ve ocakta yemeği olanlar bu kitaba başlamasın. Allahın aşkına diye düşünüp gülmüştüm. Bi de Grange gözümde çok özel bi yerde ya, bu ne üçüncü sınıf romanlar gibi dedim. AZ BİLE SÖYLEMİŞ! Gözümü kırpmadan okudum, iki akşam üst üste servisten ineceğim yeri kaçırıyordum işten dönerken. İnanılmaz sürükleyiciydi. Tam olayı çözdüm diye ortalığa dökülüyorum, iş başka bir yerden patlıyor. Tamam diyorum katil şu, hop birden bakış açısı değişiyor kitapta. Gerilim kitabı olmanın hakkını sonuna kadar veriyor. Ana olayla bağlantılı üç cinayet işleniyor Fransa'nın uzak köşelerinde. Cinayetlerin hepsi birbiriyle bağlantılı ve hepsinde aynı cinayet şekli, aleti mevcut. Merkezden getirtilen tecrübeli polis Niemans ve çaylak polis Karim'in katili arayışlarını okuyoruz kitap boyunca. Benim gibi ıskalayanlardansanız, ıskalamayın. Kitabın bendeki baskısı Doğan Kitap'tan, 328 sayfa ve 43 TL. İndirim kovalayın, alın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎