Yılbaşında Televizyonda Ne Var?

Gelelim işin civcivli kısmına... Bugünün diğerlerinden farkı yok, 2022'ye giriyoruz da noluyo, vovovov zinhar günah diyen tayfa kenara çekilsin. Doğum günüm ve diğer bir gün dışında en sevdiğim gün olan 31 aralık için birazcık heyecanlanıyor ve cıvıldıyorsam, kimseyi dinlemeden kutlamamı da yaparım. Benim gibi düşünenler peşimden gelsin ve yılbaşı programlarını konuşalım!

2021'de Neler Olmuş?

Eveeeeet. Yıl yarın bittiğine göre geleneksel iki yazımdan yıla veda yazısına başlayayım dedim. Bakalım ne ekşınlar çevirmiş, nerelerde fink atmış, neler okumuş, kimleri dinlemişim. Bu beni niye ilgilendirsin diye düşünenler olabilir, haklıdırlar. Buraya yazdığım her şey gibi geride bıraktığım yılla ilgili yazdığım bu almanak kılıklı yazı da tarihe düştüğüm bir nottur. Avrupa Yakası Dilber gibi, ben bunları buraya koyarım beğenen alır gider beğenmeyen bırakır kaçar. Haydi, başlayalım!

Önce Sen Vardın | Canan Tan

Son yazacağımı baştan yazayım, okuduğum çoğu kitaba ıskalamayın diye noktayı koyarım ya, bunu ıskalarsanız bir şey kaybetmezsiniz. Tek Adam'dan sonra geldiğinden midir yoksa ben artık o kadın olmadığımdan mıdır ilk kez bir Canan Tan kitabını lütfen bitirdim diyebilirim. Kitap hikayelerden oluşuyor. Genel olarak da kadın hikayeleri bunlar. Fakat bir türlü beni içine çekemedi. Duygulandığım hikayeler oldu, kızdığım hikayeler oldu, Akrep gibi çarpıldığım hikayeler oldu ama genele baktığımda bir olmamışlık mevcuttu maalesef. Oysa ben tarih kitabından sonra bir mola olması maksadıyla almıştım elime. Bu sefer de biraz hafif kaldı sanıyorum. Kitap fuarından aslında hiç araştırmadan almıştım. Biraz araştırılabilirmiş, evet. Neyse, kitabın bendeki baskısı Doğan Kitaptan, 232 sayfa ve 47 TL. Bu kitaba 47 TL istemek?... Enteresansınız cidden. 

The End Of The Fucking World

Netflix dizilerini eritme konusunda seri şekilde ilerliyorum bu ara. Dizimiz 2017-2019 yılları arasında yayımlanmış, 2 sezonda 16 bölüm ihtiva eden ve her bölümün 20-25 dakika arası sürdüğü bir dizi. Ben yazıyı yazarken IMDB puanı 8.1/10'du, epey yüksek bir puan, evet. Açıkçası izlemeye başladığımda ergen dizisi mi ne bu diye düşünmüştüm fakat derinine sonra sonra dalınıyor, bilememişim. Alyssa ve James isimli iki okul arkadaşı gencimiz var. Aileleri ile çeşitli mevzular yaşamışlar, spoiler vermeyeyim, izleyin. Bu mevzular neticesinde de sıkıntılı çocuklar. Oyunculuklar ile ön plana çıkan bir iş yine. Özellikle Alyssa'yı canlandıran Jessica Barden'ın aksanı, kelimelerin üzerine basa basa konuşması ve özellikle de her "what" deyişi istemsizce gülümsetti beni. Dizinin bir diğer olumlu tarafıysa açık ara müzikleri. Arkana yaslanıp tek başına oturduğun bir ortamda dinlemelik tam. Şu an bu yazıyı yazarken de fonda çalıyor. Merak edenler için spotify listesine şuradan yürüyebilirsiniz. Dizinin bir de Bafta ödülü var en iyi drama dalında ki Bafta dediğin de kolay kolay kısmet olmaz hiçbir işe. Dizinin verdiği en net mesaj bence; çocukların bazen büyüklerden daha olgun olabileceğiydi. Son olarak internette şöyle bir illüstrasyona denk geldim, paylaşmadan geçemeyeceğim. Mutlaka izleyin!


Tek Adam Cilt 2 | Şevket Süreyya Aydemir

Mustafa Kemal'in ve ülkenin gelişip büyümeye en açık dönemi olan 3 senelik periyot işlenmiş bu kitapta. İlk cilt biraz daha insaniydi zira bahsedilen olaylar ya doğrudan Mustafa Kemal ile ilgiliydi ya da Mustafa Kemal üzerinden işleniyordu. Bu kitapta ise biraz daha yavaş bir akış var. Üç senenin 500+ sayfada kaleme alındığını düşününce şaşırtıcı olmasa gerek. Kitabın bir tarih kitabı gibi hissettirerek yoruyor olması da sanıyorum bu yüzden. Kitap Paşa'nın Samsun'a gelişi ile başlıyor, Büyük Taarruz Zaferiyle sona eriyor. Arada geçen periyotta meclis kuruluyor, bazı cephe savaşları oluyor, ülkenin kurtuluşu için savunan pozisyonundan saldıran pozisyonuna geçiliyor. Mustafa Kemal'in zaman zaman yaşadığı umutsuzluklar ile ülkenin topyekûn savaşa hazır olması, aslında neredeyse hiç kaynağı olmadan hem de, okurken beni en çok duygulandıran bölümler oldu. Zaten yeni ülkenin kuruluş aşamasında yapılan fedakarlıkların hakkını bir türlü veremediğimizi hissederim her zaman. Kitabı okurken yine bu hissin altında ezildim desem yalan olmaz herhalde. Kitabın bendeki baskısı Remzi Kitabevinden, 544 sayfa ve indirimli fiyatı 35 TL. Keşke herkes, bilhassa onu anlamayanlar, okusa bu kitabı. Iskalamayın benim gibi geç kalanlardansanız.

The Fall

Yeni bir Netflix dizisi ile karşınızdayım. 2013-2016 yapımı bir İngiliz dizisi Fall. 3 sezonda toplam 17 bölüm var. Bölümler ortalama 50 dakika civarında. Gerilim/polisiye türünde. Ben bu satırları yazarken IMDB puanı 8.1/10'du, epey kuvvetli bir puan. Konusuna gelince Kuzey İrlanda'da bir kadın öldürülüyor. Akabinde Stella Gibson isimli kadın dedektif cinayeti çözmek için geliyor. Stella soğuk, Stella güçlü, Stella başarılı. Erkek hakim bir alanda kendini ispat etmeye çabalayan ve duruşu olan bir kadın ki beni de biraz buradan tavladı sanıyorum. Neyse bir seferle kalmıyor cinayet ve seri cinayetlere dönüşüyor. Jamie Dornan'ın çizdiği profil müthiş tek kelimeyle. Bu kadar gerçekçi nasıl oynamış, hayret ettim izlerken. İki çocuk babası, iş güç sahibi bir adamın karanlık tarafını şaşırarak seyrettim açıkçası. Dizinin verdiği en güçlü mesaj "kimse göründüğü gibi değildir" oldu benim baktığım yerden. Dizide en ifrit olduğum karakter ise çocuk bakıcısı olan ergen Katie oldu. Tam bir ergen ahmaklığı var kızda. Bak yine sinirlendim. Sırf oyunculuklar için bile izlenir. Sakın ıskalamayın.

Ölüm

Başlığın iç karartıcı olduğunun farkındayım. Bu konuyu konuşmak bile benim için bir tabudur, o derece uzak kalmaya çalışıyorum. Fakat bugün, istiyorum ki korkularımdan kurtulmak için onların üzerine gideyim. Asla, asla dememek gibi, kaçındığım bu konuda birkaç cümle çıksın parmaklarımdan. En azından bir sonraki taziyem için daha dik durabileyim. Bakalım neler çıkacak? Ben merak ediyorum, yetmez mi? Bence yeter!

Kalanlar | Tezer Özlü

Kitap bir nevi günlük. Tezer Özlü'nün 80li yılların başında Avrupa'nın çeşitli yerlerinde geçirdiği günlerde yaşadıklarını kendi elinden dökülen kelimelerle okuyoruz. Tezer Özlü'nün hüzünden depresyona doğru kayan bir ruh hali var. Adeta sayfaları okurken o acıyı seziyorsunuz. Zaten ölümünden önce derlenebilen son kitabı da olduğunu bilmekten dolayı bir parça daha üzülüyorum. Fakat kitabın muhtemelen bir günlük kafasıyla yazılmasından veya doğru tabir kullanayım derlenmesinden dolayı o daldan dala atlamalar biraz savruk hissettiriyor. Yani bir konuyu okurken bir satır sonra hiç alakası olmayan birinin hikayesini okuyoruz. Böyle devamlılığı olmayan sayfalar, eğer okuduğum bir öykü kitabı değilse, beni çok içine alamıyor. Mesela bu incecik kitabı bitirmem birkaç günümü aldı, normalde sabah servise bindiğimde açıp, akşam eve geldiğimde çantadan çıkarmış olmam lazımdı. Öte yandan kitaptaki hüznü kendime yakın bulduğumu itiraf etmem gerekiyor. Son zamanlarda üzerime çöken karamsar ruh halinin de etkisiyle olsa gerek dünyaya karşı bu soğumayı anlayabiliyorum kendimce. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 75 sayfa ve 12 TL.