Eveeeeet. Yıl yarın bittiğine göre geleneksel iki yazımdan yıla veda yazısına başlayayım dedim. Bakalım ne ekşınlar çevirmiş, nerelerde fink atmış, neler okumuş, kimleri dinlemişim. Bu beni niye ilgilendirsin diye düşünenler olabilir, haklıdırlar. Buraya yazdığım her şey gibi geride bıraktığım yılla ilgili yazdığım bu almanak kılıklı yazı da tarihe düştüğüm bir nottur. Avrupa Yakası Dilber gibi, ben bunları buraya koyarım beğenen alır gider beğenmeyen bırakır kaçar. Haydi, başlayalım!
Bir kere leş gibi, burnumuzu evden çıkarmadığımız, birbirimizi görmenin hasretiyle artık depresyonlara girdiğimiz covid tedbirleri gevşetildi. Bilimi nasip eden yaradana şükürler olsun (nası cümle ama hem İsa'ya yaranıyorum hem Musa'ya *kıps*). Öncelikli grup içinde olduğumdan ötürü 2 sinovac aşısının akabinde 1 de biontech aşısı yaptırarak tamamladım 2021'i. Hastalık ile tanışmamızın üzerinden geçen yaklaşık 2 senede kendisiyle müşerref olmadığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Ki şuraları biraz okuyan biriyseniz bilirsiniz ki ben bir sosyal böceğimdir ve hafta aşırı illa ki bir aile toplanması, Ankara ziyareti, ortamcılık olur. Çünkü aksi bünyeme ters anlatabiliyor muyum? Bilimi seviyorum. İnsanın hastalıklarla mücadele gücü gösterebilmesinden mutluluk duyuyorum. Komplo teorilerini falan bi kenara itip, aklın ve fennin ışığında yürüyeduralım. Bilim demiş miydim?
2021 yılı kişisel gelişimim açıdan önemli bir kilometre taşını da içeriyor. Yıllardır planlarım dahilinde olan fakat kimi zaman ALES puanı, kimi zaman dil puanı, kimi zaman nakit, kimi zaman da vakit sıkıntısı nedeniyle erteleyip durduğum yüksek lisans projemi bu sene tamamladım. Tezsizdi, pandemi önlemleri nedeniyle uzaktan eğitimle ilerledi, hiç alakam olmayan bir alandaydı... Ne gam! Müthiş bir keyif alarak iki dönem online derslerle ilerledim. Sınavlarımı binlerce vuruşluk ödevler yazma şeklinde verdim. Bu vesileyle kendi konfor alanımın dışındaki türlerde kitaplar okudum. Yalnızca basından takip ettiğim bir konuyla ilgili araştırmalar yaparak 60 sayfalık bir bitirme projesi yazdım ve ağustos itibariyle de Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldum. Kendi sınırlarınızı merak ediyorsanız yüksek lisansı deneyimlemenizi öneririm. Zira ben farklı fikirlere tahammül etmek olsun, beğenmediğim şeyleri bitirmek için okumak zorunda kalmak olsun, yetişecek ödevlerde uyanık kalmaya çabalamak olsun kendi limitlerimi epey dürttüm.
Bi konu daha var. Tek cümleyle toparlamaya çalışıyorum. Malum beyefendiyle bi daha deniyoruz. Olmazsa enlere geçeyim, evet.
Spotify'e göre bu sene en çok dinlediğim şarkı Gülşen ve Edis'in birlikte söylediği Nirvana. Bana sorarsan açık ara Edis'in Martılar şarkısı derdim mesela. Çıktığı günden itibaren gerçekten burnumdan gelene kadar dinledim bu şarkıyı. En çok dinlediğim şarkı her zamanki gibi Kenan Doğulu oldu. Zaten muhtemelen son 20 senedir falan ben en çok kendisini dinliyorum. Aralara kimler serpişirse serpişsin (ooo kelimeleri kes) ben bir şekilde Ken'e bağlıyorum müziği! Yılın sonlarına doğru da Adele'in yeni albümünü dinledim bol bol. Albümle ilgili birkaç cümleme şuradan yürüyebilirsiniz.
Kendimle ilgili en keyif aldığım bölümlerden birisi de okuduğum kitaplardan bahsettiğim bu paragraf. Bu sene, şu an okuduğum Livaneli'nin Mutluluk kitabı dahil 53 kitap okumuşum. Bu kitapların hepsi birbirinden güzeldi fakat benim için en özeli kesinlikle Duygu Asena'nın Kadının Adı Yok kitabıydı. Tüm kadınların, tüm insanlığın, herkesin, hepinizin bu kitabı okuması lazım. Keşke unutsam da bir kez daha okuyabilsem... Bir diğer kitap da Mustafa Kemal'in anlatıldığı Tek Adam serisinin ilk cildiydi. Öyleyse üçlüyorum üçüncü en sevdiğim kitap da Alain de Botton'ın Aşk Üzerine kitabıydı ki felsefi bir kitap olmasına rağmen müthiş keyifliydi. Yeni, eski fark etmez. Daha çok kitap getirsin 2022, daha çok okuyayım.
Bolca film ve dizi de izledim bu sene. İzin günlerimde, ödevlerden arta kalan zamanlarda, maç izlemediğim akşamlarda, izinde olup denize giremediğim o acı günlerde :) çokça izledim. Bu sene izleyip bitirdiğim en iyi iş ise Kominsky Method oldu. Ağlamalı gülmeli bir Michael Douglas iş olan dizi, özellikle final sezonuyla, ağlatma seviyesini arşa çekti. Teşekkürler Netflix. İyi ki Türkiye şubeni açtın da televizyonda 4 saat dizi izleme olayını hayatımdan çıkarmama sebep oldun!
Bi yandan da instagrama bakıyorum, ıskaladığım bir şey kalmasın diye😄 Yapbozlar yapmışım, kitap fuarına gitmişim, turşular kurmuş, kamp yapmışım. Ayağımı kumlara bulayıp süper kahraman pozları vermişim. Kutlamalar yapmış, serseriliği ele almışım. Hep illa ki ben olmuşum, hep illa ki burnumun dikine gidip en doğrusunu ben bilmişim. Ne iyi etmişim! Gelecek yıldan beklediğim şeyler artık standart, anne olmak için köprüden önce son çıkış. İngilizcemi ilerleteceğim bir kursa kayıt olmayı ihmal etmemek. Biraz daha sağlıklı olabilmek için spor yapmak ve belki birazcık kas?😅 Daha çok okumak, daha çok izlemek, daha çok dinlemek, daha çok paylaşmak hayatı sevdiklerimle... Bir günü bile boş, ıskalayarak geçirmemek. Daha ne olsun?
Çok okudum, çok yazdım, çok güldüm, çok ağladım, çok sevdim, çok sevildim, saçlarımdaki beyazlar arttı... Fakat yaşadığım hiçbir şeyden pişman olmadan bir seneyi daha geçirdim. Bir kez daha tüm yollar Sezen Aksu'ya çıkıyor: "Alkışı sevdim, bıçak sırtlarında dolaşmayı, tehlikeli sularda pupa yelken, geçici emniyetlere ulaşmayı. Kadınları, erkekleri, romanları, hele başkaldıranları! Acılarım oldu herkes gibi elbet. Herkese nasip olmayan sevinçlerim. Unutulmayı da göze aldım evet. Hayat, sana teşekkür ederim!" Okuyan gözlerinize sağlık. 2021'i ikiye katlayacağımız bir 2022 yaşamamızı dilerim. 💖
ps: Galatasaray'ın yazıda hiç bahsi geçmedi dikkat ettiniz mi? İşte bunlar hep yangın tayfalık. İyi gün taraftarlığı. Arkadaşım acı sevseydik Kenan Doğulu'yu değil Müslüm Gürses'i en çok dinlenen olarak yazardık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎