Sabahattin Ali'ye ait bazı hikayeler ile başlıyor kitap. Dört farklı hikaye var, birisi kitaba adını veren Çakıcı'nın İlk Kurşunu ki en uzun hikaye de o. Bana ufaktan bi İnce Memed havası verdi ama bu kez Ege'de yaşayanı. Sonra birkaç tane de şiir ile devam ediyor. Bu şiirlerin Sabahattin Ali'nin el yazısıyla olan nüshalarını da kitaba iliştirmişler. El yazısı derken bazı çizimleri de var, epey yetenekli. Allah sanat sepet işlerinde yeteneği ya her alanda veriyor ve incecik bir zevk sahibi oluyorsunuz yahut benim gibi taş gibi yuvarlanarak büyüyüp gidiyorsunuz ve sıfır sanatsal faaliyet ile hayatınızı sürdürüyorsunuz. Kitap yazdığı makaleler ile sona eriyor. Kadınlara karşı yaptığı bir konuşmanın metni vardı. O konuşmada kız çocuklarının süs bebek gibi gelinlik kızlar olarak yetiştirilmek yerine eğitilerek hayatlarını bu şekilde kurmalarından dem vuruyordu. Okurken fikirlerinin ilericiliğine mi çarpılsam yoksa 60-70 senedir aynı şeyleri konuşuyor olmamıza mı üzülsem bilemedim gerçekten. Bir de milliyetçilik ile ilgili yaptığı tanımlamalar falan bazı siyasilerin geçtiği yollara çarşaf çarşaf asmalık adeta. Gerçekten bazı şeylerin hiç değişmiyor olması çok şaşırtıyor beni. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 148 sayfa ve 15 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎