Bir süredir hiç albüm güzellemesi yapmamışım, blogda da lig bittiğinden beri safi kitap yazısı çıkmış. Biraz hareketlenelim değişiklikler gelsin istedim. Hem de bu albümü çıktığından beri üst üste dinlediğimden ve en çok konuştuğum konulardan olduğundan buralarda da olması gerektiğini düşündüm. Öyleyse öksürelim, taksimetre işlesin.
Albümde 25 şarkı mevcut ve uç uca eklenince 1 saat 46 dakikadan oluşuyor. Albümde Kalben, Melike Şahin, Aşkın Nur Yengi gibi dinlemekten keyif aldığım isimlerin yanı sıra Zeid Hamdan, Hello Psychaleppo, Bengü Baker, Tomer Katz, Artz ve Kardelen ile de düet yapılan şarkılar var. Düet şarkıların içerisinde favorim açık ara Aşkın Nur Yengi ile düet yaptığı İki Satır Yara isimli parça. Düldül isimli Melike Şahin ile düet yaptığı şarkıyı ise plase yaparım. Melike Şahin ile Mabel Matiz'in -aynı zamanda, aynı türde şarkılar yapıp, aynı kitleye hitap etmelerinden mi bilinmez- seslerinin çok yakıştığını düşünüyorum. Şarkılardan önden piyasaya sürülen Karakol, Müphem, Aferin ve bilhassa Numaracı tam birer Mabel alt yapısına sahip. Önden servis edilen şarkılardan bir tek Fan'ı hiç bilmemiş olsam Sezen Aksu şarkısı derdim. Gerek o 90ları hatırlatan müziği, gerekse sözleri nedense bana lüzumsuz şekilde Sezen Aksu'yu anımsattı. Galiba Sezen'in yeni bir şeyler yapma vakti geldi. Her şarkıda kendisini aramaya başlamak gibi yoksunluklar hissettiğime göre... Bu bağlamda Mor Perdeler'de de Barış Manço introları duyduğuma yemin edebilirim ama ispatlayamam. Gerek ara müzikleri, gerek masalsı sözleriyle bu şarkı bir Barış Manço'ya saygı parçasıydı albümün bence.
Albümün ismi Fatih ya, albümü açınca Fatih isimli bir parça yok, ne alaka diye merak edip bir parça psikopatlık göstererek araştırdım. Karşıma çıkan bilgi ise tebessüme sebep oldu. Fatih, Mabel'in gerçek ismiymiş. Albümün tamamını, tercihen peş peşe dinleyince görüyorsunuz ki Mabel'in tüm müzik hayatı boyunca bize anlatmak istediği hemen her şeyi topladığı bir albüm Fatih. Yani bir nevi kendini gerçekleştirme diyebiliriz ki buna -başkası için bile olsa- seviniyorsam. İnce düşünce için tebrikler Mabel! Bahçemin En Zor Gülü şarkısındaki tasavvufi havayı çok sevdiğimi itiraf etmeliyim. Bu minvalde bir şarkıyı da albüme bir renk olarak ekleyebiliyor olmak Mabel'in renkli kişiliğinin, adını da verdiği albüme bir yansıması olarak görüyorum. Albümde hareketli olarak en sevdiğim ve tekrar tekrar dinlediğim şarkı Dalga oldu. Daha slow bir altyapıya sahip şarkılar arasında ise Kara Dantelli Gençliğim -ne kadar damar olursa olsun- favorim oldu. Üçüncü sıraya da albümün son şarkısı olan Veda Ettim Geçmişe parçasını koyarım. Farklı, yine şahane sözlere sahip, çok tatlı ve 9/8lik değilse de ritim tutmanıza yardımcı olacak nefis bir parça.
Sosyal medya dayatmaları nedeniyle değil, gerçekten keyifli şarkılarıyla seviyorum Mabel'i. Bir kesimin yersiz ve saçma eleştirilerine maruz kalmasına rağmen kendi sesiyle kendi kitlesini oluşturabiliyor olmasına da büyük saygı duyuyorum. Umarım kendi çizgisinden hiç sapmadan yürümeye devam eder. Tekte 25 şarkıyı piyasaya sürebilmek, hem de çoğu kendi söz ve müzikleriyle bunu başarmak, her yiğidin harcı değil zira. Teşekkürler Mabel Matiz, gülümsettiğin, duygulandırdığın, dans ettirdiğin ve şarkılarınla hatırlattığın her an için umarım dilediğin her şey gönlünce olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎