Film özetle, Tolstoy'un son günlerini anlatıyor. Son günlerinde ordan oraya seyahat etmesini, en son da bi istasyonda vefatını.. Film bitince "sevdiceğine hasret gitti koskoca Tolstoy :(" tepkimle etrafımdaki herkesi güldürmüşüm. Evet, bi filmden çıkacak fikir bu olmamalı, ama içim ezildi. Çok üzüldüm ben. Öyle safça çıkıvermiş ağzımdan :)) Film Altın Küre'de Helen Mirren adaylığı, Oscar'da da Helen Mirren ve Christopher Plummer'ın adaylıklarıyla adını duyurdu. Filmin yönetmeni Michael Hoffman geçen sene İstanbul Film Festivali'ne katılmış, ve filmin Tolstoy'dan ziyade evlilikteki çelişkiler üzerine kurulu olduğunu söylemişti. Filme Tolstoy'un hayatı diyemiyorum bu yüzden. Öte yandan film Jay Parini'nin The Last Station kitabından uyarlanmış. Bir de kötülemek gibi olmasın da, her kesime hitap eden bi film değil. En az Tolstoy'un kitapları kadar ağır ilerliyor. Sıkılmanız kuvvetle muhtemel. Yine de pes etmeyip, yarısında bırakmayıp izlendiği takdirde sevileceğini düşünüyorum. Filmin en büyük eksisi ise İngilizce olması. Yani şu film Rusça olsaydı ne olurdu sanki?.. Filmi övmek gibi olmasın da, gişe kaygısıyla yapılmış tek sahne yok filmde. Hani şu olmasaydı, demiyorsunuz. Hepsi gerekli, hepsi olması gereken kıvamda.
Tolstoy'un eşi Sofya'ya olan aşkının önüne geçen tek şey varsa o da, Tolstoyculuk ideolojisiymiş. Öyle ki dengeli yaşamak uğruna neyi var neyi yok Rus halkına hibe eden bir adam Tolstoy. İdeolojisi aşka karşı çıkmasına rağmen, kendisiyle çelişmenin babasını yaparak ömürlük bi aşka imza atmakla da kalmamış, bi de o aşkıyla onlarca yıl evli kalmış. Hayatının son demlerinde, eşinin ideolojisine karşı çıkmasıyla da ilişkileri bir çıkmaza girmiş ve evden ayrılmaya karar vermiş. Trenle o istasyon senin bu istasyon benim diye dolaşırken de bir istastonda hastalığı ilerlemiş, etrafındakilerin işgüzarlığı yüzünden de ömürlük aşkına hasret olarak ölmüş bi adam Tolstoy. Bir de katibi, büyük hayranı, kendini Tolstoy ideolojisine adamak isteyen Valentin var. Tolstoy ile tanıştığı an izlemeye değer. Tolstoy için çalışan Masha'ya aşık olarak o da tıpkı üstadı gibi aşka yenilerek kendi ironisini yaşıyor filmde. Kendimi çok sıktım buraya kadar biraz spoiler vereyim de rahatlayayım.
Spoileeer!
Şimdiii.. Tolstoy'un evden ayrılmaya karar verdiği gece, evden ayrıldıktan sonra, gideceği at arabasına binmeden, evin önünde diz çöküp, yatak odalarının balkonuna bakarak ağladığı ve evin bahçesindeki toprağa yüz sürdüğü sahne beni benden aldı. Demin de dedim bi parça, Tolstoy ömürlük aşkına, eşine hasret gitti diye. Tolstoy'un öldüğü istasyonun hemen karşısında bir vagonun içindeydi eşi Sofya. Tolstoy'un yanındaki işgüzarlar, Valentin'i tenzih ediyorum, bi izin verseydi adamın hayatını kurtaracaklardı belki de.. Romantik mi bakıyorum bilmiyorum. Ama ben Tolstoy'un, Sofya'ya hasretinden hastalandığını düşünüyorum. Öldüğü sahnede de gözlerim doldu. Tuhaf oldu içim.
Keyifli buldum ben filmi. Benim sevdiğim türdendi en azından. İzleyin bakalım siz de beğenecek misiniz?.. Her zamanki gibi bilgiler ve fragman ile bitirelim.
IMDB Puanı: 7.0/10
Yapım: 2009 ~ ABD
Tür: Biyografi, Dram, Gençlik, Romantik, Tarih
Oyuncular: James McAvoy, Paul Giamatti, Helen Mirren, Christopher Plummer, Kerry Condon
Yönetmen: Michael Hoffman
Senaryo: Michael Hoffman
Senaryo (Kitap): Jay Parini
Yapımcı: Chris Curling, Jens Meurer, Bonnie Arnold
Görüntü Yönetmeni: Sebastian Edschmid
Görüntü Yönetmeni: Sergei Yevtushenko
Filmin Websitesi: http://www.sonyclassics.com/thelaststation/
Süre: 1 saat 52 dk
Gösterim Tarihi: 07 Mayıs 2010 (Türkiye)
Konu: Rus yazar Leo Tolstoy'un hayatının anlatıldığı The Last Station'da Tolstoy'un şöhret ve maddiyata değer vermediği hayatı arasında denge kurmaya çalışması anlatılıyor.Tolstoy'un karısını canlandıran Oscar ödüllü Helen Mirren, şimdiden Roma Film Festivali'nde filmdeki performansı ile En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.
bi dur soluklan serap ne bu film merakı?
YanıtlaSilsen izleyip yazdıkça ben kendime engel olmakta zorlanıyorum.
Film izlemek için yazı bekliyorum malum üni.
Bu sondu arşivimi tükettim :)) Film önerilerine açığım artık :p sen boşluk kovalıyosun da ben o boşluğun içindeyim ondan rahatım :))
YanıtlaSil