Gündemi twitter'dan takip edince blog biraz öksüz kaldı, farkındayım. Ama bugün erken kalkmanın ve biraz da boşluğun sayesinde olayların şöyle bi üstünden geçeyim dedim. Futbolda son bi aydır neler olmuş bakalım.
ps: Fotoğraf United-Tottenham maçından. Old Trafford dedikleri yer gerçekten "rüyalar tiyatrosu" arkadaş, görüntüye bakar mısın?
Şike olayları; Yıllardır konuşulan ama bi türlü üzerine gidilmeyen olaylar sonunda gün yüzüne çıktı. Futbolu kirleten figürler; Aziz Yıldırım, Mecnun Otyakmaz, Şekip Mosturoğlu gibi adamlar göz altına alındı. Tabi tüm bunların altında ezilen yine formasına, armasına, renklerine aşık adamlar oldu. Futbolun endüstriyelleşmesinden sonra birileri kendi rantının peşinden giderken, sevdiğimiz oyunu da kirlettiler. Cezalarını elbette çekecekler. İspat edilene kadar kimse suçlu damgası yiyemez, kabul. Ama kusura bakmayın da suçsuz bi adamı da içerde 1 ay tutmak öyle herkesin harcı değil.
Fenerbahçe; Ezeli rakip, ebedi dost. İnanmayanlar olacaktır ama samimi olarak söylüyorum bunu. Futbolu futbol yapan değerlerin hepsini seviyorum ben. Evet, Fenerbahçe'yi de.. Ama Galatasaray'ı diğerlerinden çok daha fazla seviyorum. Fark orada. Futbolu kirleten figürler Fenerbahçe'yi de kirletiyorlar maalesef. Şampiyonlar Ligi'nden oldular en son. Şimdi de küme düşmek istiyorlar. Ama biri de çıkıp şike yaptık o yüzden düşelim demiyorlar. Hala renklerin değil de insanların peşinden gidiyor olmak Fenerbahçe'nin ben kendimi bildim bileli yaptığı hatadır. Hiç değişmediler, korkarım değişmeyecekler de.. Aziz Yıldırım, Nihat Özdemir, Şekip Mosturoğlu triosundan kurtuldular. Ali Koç ile tertemiz bi sayfa açmalarını temenni ediyorum.
Milli takım; Futbolun marka değeri, kalitesi, prestiji yerle yeksan olurken, bizi şu anda toparlayabilecek 3 unsur var. Birincisi Trabzonspor, ikincisi Beşiktaş, üçüncüsü ve en önemlisi de Milli Takım. Milli takım gelecek hafta 2 maç yapacak. Kazakistan ve Avusturya ile. Avrupa Şampiyonası eleme maçları hem de bunlar. Hazırlık maçı falan değil. Çıkan aday kadrodan yine memnun kalmadım maalesef. Bi kere Hakan Balta, Çağlar Birinci ve Selçuk Şahin'in milli takımda yeri yoktur. Bi takıma 3 sol bek, 2 sağ bek, 4 stoper alınıyorsa o takım savunma ağırlıklı oynayacak anlamı çıkar ki, Türkiye'nin oyun karakteri böyle bişeyi kabul etmez, etmiyor! Forvet olarak bi tek Umut çağırılmış. Sorması ayıp olmasın Mevlüt'ü yeşillik diye mi yetiştiriyorlar? Neden milli takımda değil bu adam? Anlayan gelsin yamacıma, bana da özet geçsin bi zahmet.
Trabzonspor; Futbolun değerini yükseltecek 3 unsur dedim. Biri de Trabzonspor. Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden men edilmesiyle, Trabzonspor Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazandı. Şu an için tek handikapı geçen sene liderliğe ortak olan o takımdan en iyi oyuncuların ayrılmış olması maalesef. Umut, Selçuk, Ceyhun, Engin, Egemen.. Takıma katılan Halil'in dışında şimdilik dişe dokunur bi transferleri yok. Bi de şu stoperleri. Orta sahaya mutlaka lazım transfer. Şu anda Trabzonspor'da güvendiğim tek isim Şenol Güneş. Bu takımı zirveye ortak eden adam, Şampiyonlar Ligi için de mutlaka bişeyler düşünüyordur. Inter, Cska ve Lille ile birlikte B grubuna düştüler. İçerdeki maçlarla birlikte Lille deplasmanının önemli olduğunu düşünüyorum. Şimdiden hayırlı olsun.
Playoff mevzusu; Olumsuz olumsuz yazmaktan ben de sıkıldım evet, ama bu son. Playoff sistemi 2 şey yüzünden benimsenmedi tarafımdan. İlki zamanlaması. Yani yaparsın da gizli yaparsın böyle gözüne soka soka tam düşme kalma, şike bilmem ne gölgesinde olmaz. Diğer sebep ise lig şampiyonunu da dahil etmesi. Ligi birinci bitiren takım şampiyon olsun, 2,3,4 kendi aralarında ŞL'ne gitmek için çekişsinler. Keyifli olur, heyecan katar doğru. Ama koca sezonun emeğini 8 maça kurban etmek en hafif tabirle ayıptır. Öte yandan playoff sistemi tam Galatasaray'a göre bi sistem. Galatasaray turnuva takımıdır. Büyük maçlara çıkar, gereği neyse yapar. Bu yüzden kazanıldı o bilmem kaç senedir övündüğümüz kupalar. Ve aynı şekilde tam zıttı sebeple suyun karşı yakasındakilerin turnuvalarda bi başarısı yok. Onlar lig takımı, turnuva değil. Hala karşıyım şahsen. Fakat itiraf etmek gerekirse Galatasaray'ı izlemeyi o kadar çok istiyorum ki, lig başlasın da nasıl başlıyosa başlasın diyorum :)
Ve tüm bunların ötesinde Galatasaray'ım; Transfer dönemini çok verimli geçirdi takım, öncelikle bunu yazmak lazım. Muslera, Selçuk, Melo, Eboue nokta atışıydı. Özellikle bu dört ismi yazdım ama Ujfalusi, Ceyhun, Engin, Okan ve Elmander'i de es geçmemek lazım. Geçen seneki yıkımın ardından tam bi küllerinden doğuş izliyoruz Galatasaray adına. Kayıplar da oldu tabii. En başta Arda. Bi veda yazısı bile yazamadım onun için ama vaktinde şöyle bişeyler karalamıştım, okumak isterseniz.. Arda dışında Neill, Kewell, Cana, Culio, Insua, Zapata, Barış ve son olarak Pino'yu çeşitli takımlara gönderdik. Altyapıdaki bazı gençleri de pişme politikasıyla gönderdik Anadolu'nun bağrına. Şu olayların, kapkara gündemin içinde transfer konuşabiliyoruz ve tek derdimizin bu ya, ne mutlu Galatasaraylıyım diyene.
Manchester United; O kadar futbol konuştuk şeytanlara değinmemek ayıp olur dimi? Çok iyi başladık lige. Yeni transferlerden Young, takıma hemen adapte oldu. İlk iki haftayı 3'erden 6 puanla kapattı ki maçlardan biri Tottenham maçıydı. Yarın da Arsenal maçı var. Arsenal maçını da alırsak güzel olacak. Hernandez de döndü takıma, maşallah. Premier Lig'e dair denecek bişey yok. Şampiyon belli ikinci kim? Şampiyonlar Ligi'nde de güzel bi gruba düştü takım. Benfica, Basel, Galati takımlarıyla eşleşti ki, kasarsa 6'da 6 bile yapabilir. Yine final görürüz ve bu kez kupayı da alırız inşallah. Amin :)
ps: Şöyle de bi bebek blogumuz var United'ımızla ilgili.
Premier Lig demişken, Fantasy Premier Lig diye bişeye üye olduk twitter'daki tayfadan görerek. İyi mi ettim, kötü mü ettim bilmiyorum ama keyifli oluyor. Yukarıdaki fotoğraf da kadrom. Önümüzdeki maçlara bakıyoruz. İlk iki haftada toplam 87 puan aldım. Çok zannetmeyin, ben acemilikten öyle zannetmiştim, 130-150 puan toplayan adamlar var iki haftada. Öeh yani!
Benden bu kadar. Sürçü lisan ettimse affola. Futbol sadece bir oyundur, ama en az hayat kadar da sahicidir. Bunu unutmayalım, sevdiğimiz oyunu kirletmeyelim yeter. Güzel, keyifli, tertemiz ve sonunda Galatasaray'ın galip geldiği bir sezon olmasını dilerim.
bu son yazında degındıgın konuların hepsı ılgımı cektı.ozellıkla altını cızmek ıstedıgım bı cunlen varkı gercekten benım yıllardır fenerbahcelılerı tarıf ettıgım fakat anlatamadıgım bı konu hanı demıssın ya(Ama biri de çıkıp şike yaptık o yüzden düşelim demiyorlar. Hala renklerin değil de insanların peşinden gidiyor olmak Fenerbahçe'nin ben kendimi bildim bileli yaptığı hatadır. Hiç değişmediler, korkarım değişmeyecekler de.. )burası gercekten konuyu ozetlıyo hee bıde bu adamlar bızı kume dusurun dedıkten sonra CAS'a gıdecek kadarda deli cesaretliler ne dıyım bu sevdadan bıze gerıye kalan sadece GALATASARAY gerısını fener dusunsun:D
YanıtlaSil