Yıl 2011 aylardan mayıs. Yanımda bir adam, A Moment To Remember filmini izliyoruz. Yanımdaki adam ağlamama kızdığı için, içime içime ağlıyorum. Filmin bitmesine 10-15 dakika falan var. Başımı çevirip adama bakıyorum. Gözleri kızarmış. Muhtemelen o da benim yanımda ağlamak istemiyor. 5 sene sonra ben Ankara'da, o adam kim bilir kiminle neredeyken, ben yine aynı hissiyatı yaşadım. İçime içime ağladım. Beni ağlatan film miydi yoksa "hatırlanacak anılarım" mıydı, henüz kestiremiyorum. Ama konumuz da bu değil zaten. Neydi, hah film! Başlıyorum...
Hayatımda ilk kez bir kitabın filminden daha çok etkilendim. Evet bebeğim, ablan da bazen "beyaz dizi" diyebileceğimiz şeyler okuyor. Hep Ahmet Ümit, hep cinayet, hep siyaset nereye kadar? Neticede şurada 30'una bir şey kalmamış genç bir kadın duruyor karşında. Bende arada aşklı kitaplar okuyup duygulanabiliyor ve içimdeki uslanmaz romantiği şımartabiliyorum. Neyse ki artık okuduklarımın/izlediklerimin gerçek olmayacağını bilecek kadar büyüdüm, ama konumuz bu değil. Film diyorum, kitabından da iyiydi. Canım Emilia Clarke'ın bunda etkisi büyük elbette. Sam Claflin isimli şirin şey de başarılıydı.
Sevgili Atilla Dorsay film için "aşk çok şeyi yener, ne yazık ki her şeyi değil" demiş bu filmi izledikten sonraki yorumunda. Artık büyümüş olan Serap da Atilla Amca ile aynı fikirde. Tecrübe konuşuyor, dinleyin! Tecrübe derken elbette Atilla Dorsay'dan bahsediyorum. Hadi ama ben bu kadar şımarık olabilir miyim? (buraya rolled eyes smileyi gelmeli) Filmin romantikliğini, ağlaklığını, tüm ağırlığını hafifleten, türündeki diğer filmlerden ayrılmasını sağlayan ve tabii ki benim için kitabından daha iyi olmasını sağlayan en büyük sebep görselliğindeki kaliteydi. İskoçya'da çekilmiş. İngiliz aksanı mı ararsın, Emilia'nın şahane mavi gözlerinde mi kaybolmak istersin yoksa filmde geçen yerlerde kayıp mı olmak istersin izledikten sonra sen seçersin.
Zaten bu sene yazın tadını çok bulamadık, yakında yağmurlar da başlar. Eve kapandığın bi gün malum ortamlardan tıklayıp indir izle derim. Hiçbir şeyinden hoşlanmazsan Emilia'nın virgül kaşlarına gülümserken bulursun kendini. Fragman, oyuncular ve konu ile toparlıyorum.
Vizyon Tarihi: 17 Haziran 2016
Yapımı : 2016 - ABD
Tür : Dram
Süre: 110 Dak.
Yönetmen : Thea Sharrock
Oyuncular : Emilia Clarke , Sam Claflin , Janet McTeer , Charles Dance , Jenna Coleman
Senaryo : Scott Neustadter , Michael H. Weber
Yapımcı : Karen Rosenfelt , Sue Baden-Powell
Konu : Will Traynor (Sam Claflin) zengin, başarılı, yakışıklı, yaşamayı seven ve istediği her şeye sahip olan genç bir adamdır. Ancak talihsiz bir motosiklet kazası sonrası felç kalınca yaşama hevesini kaybetmiş, ölmeyi düşünmeye başlamıştır. Louisa Clark (Emilia Clarke) ise bir kafede garsonluk yapan, hayatta fazla bir başarısı ve beklentisi olmayan, her daim ablasının gölgesinde kalmış bir kadındır. Lou kafedeki işini kaybedince yeni bir iş aramaya başlar ve Will'in bakıcısı olarak çalışmaya işe alınır. Son derece kültürlü ve donanımlı biri olan Will, Louisa'yı önce küçümsese de genç kadının varlığı ona yaşama sevinci vermeye başlar. Aralarında kurulan bu arkadaşlık ve yakınlık, ikisini de çok değiştirecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎