Kardeşimin Hikayesi | Zülfü Livaneli

Bunu okuyan çocuk kör oldu. Son 100-150 sayfayı neredeyse gözümü kırpmayarak okudum. Tahmin ettiğim, kestirdiğim noktalar olmadı mı oldu. Katilin kim olduğundan ziyade Ahmet/Mehmet ilişkisini anlamış gibi olmakla birlikte bağlandığı nokta sürpriz oldu. Fakat kitabın bu kadar yükselmesi, itiraf etmem gerekirse, beklentimin epey üstündeydi. Sürükleyici bir kitap olmasını sonundaki bilmece ile süsleyip cevabı bulunca ağzım açık kaldı kelimenin tam manasıyla. Spoiler vermeden kitapta bana en çok geçen duygunun bağlılık olduğunu ve karakterlerin TAMAMININ bağlılıklarının korkutucu derecede kör kütük oluşu beni müthiş endişelendirdi. Acaba sevdiğim insanlara karşı ben de bu kadar kör bağımlı mıyım sorusunu kendime yöneltmeme sebep olan kitabın hemen üstüne bir Livaneli kitabı daha okuma isteği var içimde şimdi. Ama elimde kalmadığı için ve bir süre kitap alışverişi yapmama detoksuna girdiğim için araya başka kitaplar girmek durumunda. Özetle, okuyun. Bir de dileğim var. Bu kitap film olmaz inşallah. Olmasın nolur. Doğan Kitaptan çıkan eser 330 sayfa ve satış fiyatı 23 TL.

Günlerden Galatasaray #3

Bu maça herkes inanılmaz odaklanmıştı. Böyle her şey iyi giderken birden kötüye saracakmış gibi bir his oluşuyor bende. Çok gülme başına kötü bir şey gelir muhabbeti gibi. Hatta ilk iki haftaya nazaran biraz az tempolu başlayınca maça eyvah dedim. Ama çok şükür taraftarın yarattığı kalabalıkla da bu maçı da kayıpsız geçtik. Hem de gol yemeden! Meğer Igor'un niyeti 60. dakikada nefesi kesilen takımı 90 dakika diri tutmakmış. Kendisine tüm kalbimle güvendiğimi bir kez de buradan döküleyim hemen. Tolga'nın 2 gol atması, Selçuk'un penaltıyı Gomis'e bırakması ve Bafi'nin de bunu gole çevirmesiyle 3-0 kazandık maçı. Bayram haftası milli maç arası olduğundan haftaya maç yok. Ertesi hafta Antalya deplasmanındayız. An itibariyle üçte üç oldu, lideriz. Bozulmasın inşallah. Yürüyedurun aslanlarım! 

Kendine Ait Bir Oda | Virginia Woolf

Kitabın arka kapağında "edebiyat dünyasının feminist bir makalesi" olarak adlandırıldığı yazıyor. Bir kadının neden Shakespeare olamadığı sorusuna cevaben yazılmış bir deneme Woolf'un yaptığı. Aslında yapabileceği yönünde cevap veriyor elbette. 10 çocuk yapmayın 2 çocuk yapın, kendinize boş zaman yaratın ve erkekler ne düşünür demeden yazın. Çünkü siz de onlar kadar düşünebiliyorsunuz diyor. Geçmişte bunu denemiş kadın yazarlardan alıntılar yapıyor. Kadınlar ne yapabilir ki sorusuna da afili bir cevabı var: "istatistiklere göre, şu anda var olan bir milyar altı yüz yirmi üç milyon insanı biz doğurduk ve belki altı yada yedi yaşına kadar onlara baktık ve onları yıkadık ve eğittik ve bu, bazılarımız yardım gördüyse de tüm bunlar, zaman alıyor." Feminist olduğumu iddia etmiyorum ama bu ve bunun gibi "kadın başarısı" içeren cümleleri okuyunca, gözümden kalpler çıkmasına da engel olamıyorum. Ve bunu 1929'da yazmış bu kadın! Tam 90 yıl önce! Kitabın bendeki nüshası fotoğrafta gördüğünüz İndigo Yayınevinden çıkmış imla ve çevirisi başarılı, 160 sayfa ve 10 TL. 

Ölmeden Önce Yapılacaklar vol.7

Serinin 7. bölümündeki arzum, Galatasaray'ın sezon başlangıcı ve şampiyonluk kutlamalarına katılmak! Geçtiğimiz hafta Kayseri maçını izlerken fark ettim bunu ne kadar istediğimi. İyisiyle kötüsüyle bir sezonu geride bıraktık, yeni sezona başlayabileceğimiz en kötü şekilde başladık (Avrupa'dan elenerek) ve gerçekten travmatik günlerdi. Fakat hiçbir şey olmamış gibi, hiç kötü değilmişiz gibi, hiç başarısızlık yaşamamış gibi 4 gol atıp çatır çatır oynayarak maçı kazandık. Hem de ASY'de! Orada olabilmek isterdim. Çünkü özlemle karışık o coşku beni bir süredir canlı tutan tek şey. 

Şampiyonluk kutlamaları ise harika geçen sezonun ardından yaşamak isteyeceğim türden bir coşku. Fotoğraf her şeyi anlatıyor. Fazlasını söylemeye ihtiyaç yok sanırım. Bu seneki sezon başlangıcını kaçırmış olabilirim, önümüzde bir şampiyonluk kutlaması var ve orada olacağım!

Günlerden Galatasaray #2

İlk maçın gazından sonra tüm arzum bu maçta statta olmaktı. Ama tüm hafta maç bileti çıkmasını beklerken elime geçen tek şey "seçtiğiniz blokta koltuk kalmamıştır" uyarısı oldu. Ben nasıl tüm hafta F5 yaptıysam, insanların da biletlerini bu şekilde almasını isterdim. 5 ve 13 yaşındaki iki yeğenimi bu maça götürememek beni daha çok üzdü. 
Maçın genelinde ilk haftadaki gibi Galatasaray hakimdi. Son 15-20 dakikadaki kondisyon düşmesini saymazsak nefis performans çıktı ortaya. Selçuk sonradan girmesine rağmen o bile sırıtmadı. Tertemiz paslar izledik bugün yine. Takım tempoyu yükseltmek istediğinde tık tık tık paslaşmaya başlıyor. Fatih Terim başımızın tacı ama Igor Başkanın bu işi kıvırdığını artık kabul etmemiz gerekiyor. Maçın gollerinin biri Maicon'a, biri Gomis'e, biri de Tolga'ya ait. Yürüyedurun aslanlarım!

Günlerden Galatasaray #1

Bismillahirrahmanhirrahim!
Bu maç için söylenecek hiçbir şey yok.
Veni, vidi, vici. Şükürler olsun.
SEN ŞAMPİYON OLACAKSIN, SENİ SEVMEYEN ÖLSÜN!

Nutuk | Mustafa Kemal Atatürk

Tarih 15 - 20 Ekim 1927, bundan tamı tamına 90 sene öncesi. Yer Cumhuriyet Halk Partisi Kurultayı. Mustafa Kemal, dönemin Cumhurbaşkanı, yeni ülkenin kurucusu. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışından, yeni ülkenin, yeni Türkiye'nin kuruluşu ve Cumhuriyet temelleri üzerine inşa edilmesinin perde arkasını anlatıyor. Kitap 21 bölümden oluşuyor. Birinci Dünya Savaşından Kurtuluş Savaşına, meclisin açılmasından ilk anayasaya, Cumhuriyetin ilanına kadar her şeyi birinci adamdan, iyisiyle, kötüsüyle, yer yer telgraf metinleri yer yer haritalarla anlatıyor. Nutuk, birçoğumuzun ezberden bildiği ve "Ey Türk Gençliği, birinci vazifen Türk İstiklalini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir" ile başlayıp "muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" ile sona eren hitabesiyle kapanıyor. 

30 yaşındayım. Nutuk'u okuma olgunluğuna henüz erişebildiğimi düşünüyorum. Liseye giderken yada daha erken neden okumadığımın yanıtı da bu sanırım. Okumuş olsam, tarih olarak okuyacaktım. Bir ders gibi, ezber eder gibi, sınav olacak gibi... Gel gelelim şimdi tüylerim diken diken okudum. Ne engeller çıkmış ne acılar çekmiş, iç/dış nelerle muhatap olmak durumunda kalmış. Tuhaftır, aradan 90 sene geçmesine rağmen ülke hala benzer sorunlarla boğuşuyor. Dileyelim ki yeni Mustafa Kemaller yeni nutuklar yazmak zorunda kalmasın. Dileyelim ki Mehmet Akif'in tabiriyle bu cennet vatan uğruna kimse şehadet şerbetini içmesin. Huzur içinde yaşayalım dilerim. Kitabın bendeki nüshası Alfa Yayınlarından çıkma, 640 sayfa, 8,95 TL'den satışta. Gerekli olgunluktaysanız okuyun. Birinci adamdan dinleyin bir de bize yıllardır öğretilenleri. Ve asla unutmayın: "YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!"