Kitabı, "mutlaka okumalısın, benim sevdiğim kitaplardandır" diye elime tutuştururken gergindim. Benim çok sevdiğim Düğün Dernek serisine yer yer güldüğünü ama Selçuk-Murat-Ahmet üçlüsünden çok daha iyisini beklediğin için sevdiğini söyleyemeyeceğini anlatırken içimde kabaran ince siniri hatırlıyorum. Birine verdiğiniz kıymet ne kadar büyükse, o kişiyle aynı şeyleri yemeyi, aynı şeyleri sevmeyi, aynı şeyleri okuyup, dinlemeyi de o kadar çok istiyorsunuz. En azından benim bünyemde durum böyle çalışıyor. İşte kitabı elime ilk aldığım anda bu yüzden gerilmiştim, ya onun kadar sevemezsem, ya onun kadar benimseyemezsem bu kitabı diye... Çok daha fazlası oldu! Kitaptaki Ender&Çetin ikilisini okurken bizi yakaladığım o kadar çok an vardı ki... Ona bunu söylediğimde ise kitapta dikkatimi en çok çeken ve en güzel tebessüm ettiren sözlerden biriyle cevap verdi bana. Evet, Neşet Ertaş haklı "kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez." Ve ben ilk kez bir kitapta anlatılan aşktan fazlasını, ayrı iki vücuttaki tek kalbin paylaşıldığı o dostluğu sevdim. Barış Bıçakçı, başta Ender&Çetin dostluğu sonra da müthiş Ankara tasvirlerin ve kelimeleri lokomotife bağlı vagonlar gibi birbirine bağlayarak önümden akıtıp geçirdiğin için dilerim cennete gidersin. Kitap İletişim Yayınlarından çıkma, 167 sayfa ve 24 TL. Bu kitabı okumazsanız hayatınızda bir şeyler eksik kalır.
ps: Yazıdaki gizli özne, bir gün bu yazıyı benim dürtmemle yahut kendi kendine keşfederek okursan çaktırma. Ne de olsa biz konuşmadan da anlaşan Ender ve Çetin'iz (Çetin benim evet ve bu çok net!).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎