Üçüncü Grange kitabım. Bu adam benim meraklanan tarafımı değil de böyle daha vahşi duygularımı tetikliyor tuhaf şekilde. Ben Grange okurken polisiyeden ziyade gerilim türüne yakın duruyorum. Merak duyuyor muyum, pek değil. Geriliyor muyum, dibine kadar! Kitap birkaç kıtada geçen bir suç hikayesini anlatıyor en spoilersız ve özet haliyle. Bak kitabın adında geçiyor diye yazıyorum, mevzunun leyleklere bağlanış şekli müthiş bir ince zeka örneği, okurken vaaaaayy dedim. Saygı duydum. Son 50 sayfayı falan bitmesin diye sağa sola bakarak okudum. Ki son sayfalarda artık mevzu çözülüyor, her şey ortaya çıkıyor, yani sebep merak değil. Hikayedeki çarpıcılık, verdiği o gerilimden kopamıyorsunuz kolayca. Benim içimde vahşeti seven bir canlı varmış, bunu Grange okurken fark ediyorum. Beni kendimle tanıştırdığı için okumaya devam diyorum öyleyse. Leyleklerin Uçuşu yazarın üçüncü kitabıymış. İlk kitabı olan Kızıl Nehirler ile Siyah Kan'ı okumuştum, aradan Taş Meclisini sektirmişim. Biraz vakit geçsin de onu da ekleyeyim seriye. Bendeki baskısı Doğan Kitap'tan, 302 sayfa ve 45 TL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎