Lilyhammer

Netflix'te ne izlesek diye ararken rastladık diziye. İlk birkaç bölümünü müthiş bir heyecanla izledik. Sonra herkes evine dağıldı ve ayrı ayrı devam edildi. Ben hafta sonu bitirdim. Az bilinen nefis diziler türünde bir dizi Lilyhammer. Tek paragrafla toparlayayım dedim ama konuşasım da varmış, biraz uzatalım hadi... Başlıyorum.
İtalyan asıllı bir Amerikalı mafya babasının tanık koruma programı kapsamında Norveç'in Lilyhammer kazasına nakledilmesini söylüyor ve orada yaşamaya başlıyor. Orada kendince kurduğu düzen, Lilyhammer küçük bir yer olmasına rağmen Amerika'daki yaşamını aratmayacak kıvama getirmek için çabalaması ve kendini insanlara kabul ettirmek istemesini işliyor en özet haliyle. Frank'ın daha önce Sopranos'ta oynaması hasebiyle diziyi izlerken Sopranos'u anımsatmış iki diziyi de izleyenlere. Ben Sopranos'u izlemediğim için böyle bir sorun yaşamadım. Dizi inceden bir "Amerika gelir, zorla her istediğini yaptırır ve Amerikalılar gittikleri her yeri kendilerine benzetirler" mesajı içeriyor bence. Öte yandan ofansif şakalar da ağırlıklı şekilde karşımıza çıkıyor. Öyle ki şakalar yer yer ırkçılığa ve islamofobiye şöyle bir dokunup geri çekiliyor. Fakat karakterler öyle şahsına münhasır ki rahatsız olmuyorsunuz tuhaf şekilde.

Dizinin konusunun geçtiği Lilyhammer kasabası/şehri nefis bir doğaya sahip. Dizinin bir bölümünde de söylendiği gibi hem ormana hem dağa yürüme mesafesindesin, daha ne istersin ki?! Yalnız beni yoran tarafı şu; kuzey iklimi hakim olduğundan dolayı dizinin yarısından fazlasında kar yerden kalkmadı. Ben de hipnotize olmuş şekilde izledim; bu karda bu araba nasıl gidiyor, bu insanlar fıtı fıtı nasıl yürüyor, nasıl üşümeden sokaklarda kalıyorlar? gibi... İnsanın kafası yaza kilitli olunca, kışı algılayamayacak kadar vizyonsuz oluyor anlatabiliyor muyum? Dizide favori karakterim Torgeir (lüzumsuz şekilde Hugh Laurie'ye benzettim, yamuluyor olabilirim). Torgeir'i al arkana, sana güvensin, gözü kapalı seninle cehenneme bile gelir. Tam bir görev adamı. İnceden duygusal. Adamım, en çok onu özleyeceğim bu dizide şüphesiz. Diziyle ilgili iki sıkıntı var bence. Birincisi bölümler 40 dakikayı geçince bana basmaya başlıyor, tamamen benim evrildiğim karakterle ilgili olabilir. İkincisi dizide karakter anlamında lüzumsuz kopukluklar peyda oluyor. Başrol değilse bir anda puf diye yok olabilir. O şerhi düşerek izleyin. Bu iki mevzu dışında başta da dediğim gibi, bence az bilinen (çünkü kimseden duymadım, başlamam da tamamen tesadüf) fakat nefis bir dizi. Bir şans vermeye değer bence, deneyin. İzledikten sonra, zaten teşekkür etmeye uğrarsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazın bakalım 😎