Bir kitap deli gibi övülüyorsa o kitaptan kaçacaksın. Bu notu kendi geleceğime düşüyorum. Kağıt üstünde herkesin büyük yapıt diye bahsettiği, en çok satanlar, yorumlananlar, oy alanlar, paylaşılanlar vs. listelerde zirveye oynayan bir kitap. Üstüne üstlük distopik bir eser. Tek ofsayt tarafı kendimi çok da yakın hissetmediğim bilimkurgu türünde olmasıydı. Açıkçası beğeneceğimi düşünüyordum. Fakat beklentiyi mi yükselttim yoksa efsane kısmını mı gözden kaçırdım bilemiyorum, kitap bana gayet ortalama geldi. 217. sayfadaki 16. bölüm ve 229. sayfadaki 17. bölümü çıkarsak kitaptan bildiğin vasat altı bir iş çıkıyor ortaya. Ama 16. bölümdeki anlatı ve diyaloglar... Bakın o kısım tam bir başyapıt! Gözümü kırpmadan okudum desem yeri var. Kitaptaki diğer dikkat çeken unsur ise şartlandırmaya yapılan atıf. Bu nefis bir tespit asla eleştiremem. Okumayanlar için büyüyü bozmadan şöyle çıtlatayım; yetişmekte olan nesilleri uykularında kulaklarına bir şeyler fısıldamak suretiyle eğitiyorlar, kitaptaki adıyla şartlıyorlar. İşte Hayvan Çiftliği ve 1984'e tam da bu noktadan göz kırpıyor. Hedonizm vurgusuna da değinmeden geçemeyeceğim elbette. Yeni Dünyanın yöneticileri tarafından "pompalanan" mutluluk ve zevk çılgınlığı insanları düşünüp sorgulamaktan uzaklaştırıyor. Ki 1946 yılında yazılan bir eserin 75 sene sonrasına böyle paralellik göstermesi fikir olarak kitabın bir efsane olduğunu gösterir. Fakat hala aynı yerdeyim; edebi olarak beni çok da tatmin etmedi. Kitabın bendeki baskısı İthaki Yayınlarından, 272 sayfa ve 30 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎