Yazı biraz gecikti evet. Dün akşam maçın gerginliği sonra galibiyetin rehaveti derken çıkmadı. Gün içinde de bilgisayara elim değmedi, çok enteresan şekilde. Fakat artık daha fazla gecikmemeliydi zira güzel maç oldu Galatasaray adına. Bir kere mağlup olunan maçlardan bazılarını yazarken nasıl bu mağlubiyet hocaya yazar diyebiliyorsam, bu maçta da açık şekilde söyleyebilirim ki bu maç açık ara hocaya yazar. Taaa maç öncesinden yaptığı açıklamalar (karşı tarafı gazlaması), çıkan kadro, yapılan değişiklikler, kenardaki heybetiyle özlediğimiz, aradığımız, haftalardır dilediğimiz Fatih Terim gibiydi, tüm kalbimle tebrik ediyorum. Gelelim maça... Maçı domine eden taraf Galatasaray'dı. Beşiktaş'ın tek golü penaltıdan geldi o da penaltı "güya" yapılan futbolcunun aslında yaptığı faule rağmen verilmiş haksız bir penaltıydı ki Beşiktaşlılar muhtemelen böyle penaltılar almaya alışkın olduğu için itiraz edecektir. Kaderden de kaçamıyorsunuz işte her ne kadar itelense de bazı maçları kazanamazsınız. Bizim goller ise Ryan (8), Radamel ve Arda'dan geldi. Yukarıdaki fotoğraf Arda'nın golünden sonra çekildi. Emre'nin (54) müthiş oyun takibi neticesinde Arda'nın önüne düşen top düzgün bir vuruş sonrasında gol oldu. Daha top ağları bulmadan Arda'nın hocaya koşacağını hissetmiştim. Öyle de oldu ve yukarıdaki nefis fotoğraf ve enstantane çıktı ortaya. "Galatasaray bir his takımıdır" diyorlar ya, işte ben bu takımın en çok bu olayını seviyorum. Beşiktaş'ın sahamızda şampiyon olma hayalini suya düşürdüğümüz için üzgünüm, Kaptanın da dediği gibi "not in my house" (benim evimde olmaz)! Puan farkı 3, kaldı iki maç. Bu saatten sonra ne olur bilmiyorum fakat son iki maça kadar heyecanı bıraktırmayan canım takımıma, Fenerbahçe'ye, Beşiktaş'a ve diğer iki takımı yukarıda tutan hakemlere şükranlarımı bildiririm (illa bi mikropluk yapacak ya). Şampiyon ol Cimbombom, al bizim canımızı! Çünkü kupalara layıksın sen, şanlı Galatasaray!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎