Kendimi bunalmış hissettiğim zaman kaçtığım iki kapı var edebiyatta. Biri polisiye diğeri de daha nahif, günümüz gençlerini tabiriyle aşko kuşko kitaplar. İlk kapıyı geçtiğimiz hafta Çırak ile zorlamıştım. Yetmemiş olacak ki Aklımda Hep Sen kitabına başladım Kürşat Başar'ın. 2-3 gün içerisinde de akıp geçti kitap. Kendine en yakın karakteri yazdığı filmdi Ata Demirer'in Olanlar Oldu. O filmde aşksız geçen günleri ömürden saymıyorum diyen biri vardı kayıkhanede. Aşksız geçen günleri bilmem de okumadan geçen günleri de ben ömürden saymıyorum. Hayatın gerginliğinden, yaşamla ilgili tüm streslerden uzaklaşabilmek için bir kaçış rampası okumak benim gözümde. Boğulduğumu hissettiğimde polisiye veya romantizme sığınmam da kaçış rampam oluşundan. Aklımda Hep Sen, Ebru isimli bir ana karakteri ve onun hayatının çocukluktan genç bir kadınlığa uzanışını anlatan bir kitap. Zaman zaman kendimden bir şeyler yakalayıp gülümsediğim, okurken kesinlikle sıkılmadığım, birçoklarının belki de ucuz bulacağı türden bir sevgiyi barındırıyor. Ebru kadar yaşayabilmeyi diletiyor ister istemez. Kürşat Başar kitaplarında ekseriyetle beni rahatsız eden "şey" kelimesinin yazılışının ısrarla hatalı olması dışında kitaba dair eleştirilecek bir taraf yok. Bir erkeğin böyle feminen şekilde düşünüp, yazabiliyor olması ayrıca takdire şayan. Kitabın bendeki baskısı Everest Yayınlarından, 392 sayfa ve 65 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎