Bilimin kurgusundan ve fantastik işlerden pek hoşlanmıyorum okuma yaparken. Bu kitap da bir dönem gerçekten herkesin elinde gördüğüm fakat fantastik olduğundan hiç yaklaşmayı düşünmediğim bir kitaptı. Hediye olarak gelince okuma sırasına girdi ve dün itibariyle de bitti. Güdülerim bana kitaba yaklaşmamamı söylemişti ya, haklılarmış. Çarpılarak okuduğum bir kitap olmadı yazık ki. Neticede de sıradakine geçmek için seri şekilde okudum. Kitabı hala okumayanlar varsa şöyle bir hikayesi mevcut; Nora isimli bir genç kadın kitabın baş karakteri. Nora bir gece kendine acımaların ardından intihar ediyor. Buraya küçük bir parantez açayım. Sanıyorum kitaba baştan ısınamayışımın sebebi bir kadının böyle güçsüz durumda görünüp kendine acıması ve yaşamına son vermek istemesi. Depresyonun varlığına ve gücüne kesinlikle inanıyorum ama ben yapamam, ben edemem, eziğin tekiyim kafasını kabullenmeye karşıyım. Neyse intiharın ardından ölmüyor Nora. Arafta kalıyor. Araf da kitaba adını veren Gece Yarısı Kütüphanesi. Bu kütüphanedeki kitaplar Nora'nın hayatının paralel evrendeki karşılıkları. Her yaptığı tercihin sonucu olan bir hayat var ve kitabın tamamında o hayatlar arasında geziniyor, en iyi halini bulabilmek için. Aslında bu "paralel evrenler" konusu sıklıkla düşündüğüm, okuma yaptığım, ilgimi çeken bir konu fakat dediğim gibi baştan sevemedim ben Nora'yı. Kitabın devamını da etkiledi ister istemez bu hal. Kitapla ilgili enteresan bir anekdotla bitireyim. Goodreads'de 2020 yılının en iyi kitabı seçilmiş. Pandemi etkisi herhalde. Neyse kitabın bendeki baskısı Domingo'dan, 283 sayfa ve 76 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎