Seriyi bitirmeye yaklaşırken Memed'in artık delikanlılıktan büyümeye geçtiği evrelere şahit oluyoruz bu bölümde. Kitabın genelinde aslında "İnce Memed"in bir fikir olduğu hakim. Bir ölür bin diriliriz mottosunda olduğu gibi bir fikir bu. Ülkenin 1920'lerden 2020'lerin ortalarına uzandığı bugünlerde bile görüyoruz ki ekonomik olarak bir eşitlik veya refah söz konusu değil. Şöyle ki İnce Memed bir eşkıya, biliyoruz. İnce Memed aranıyor, yakalanıp asılmak isteniyor bölgenin ileri gelen zenginleri tarafından. Ama kendisinin ve köylülerin, kasabalıların tutunduğu fikir de şu aslında; zenginler, yani kitabın ağzından belirtmek gerekirse ağalar azınlıkta, Memedler ise daha çok. Memed ölürse yerine Ali devralır İnce Memed'liği, yahut Veli alır, Osman alır, Ahmet alır... Bu da bölgede yaşayan insanlar için bir umut vesilesi oluyor. Koruyorlar bu halk kahramanını, gözetiyorlar, jandarmaya da ağalara da düzene de karşı gelerek hem de. Başkaldırının yeniden alevlendiği günümüzle de paralellik gördüm bu kez kitabı okurken. "Ağalara", "düzene", modern zaman "feodalitesine" isyan edebilmeyi görüyorum çevremde. İnce Memed son kitapta nasıl çıkacak karşıma bilmiyorum, sonu ne olacak?.. Umarım günümüzdeki bu umut ve başkaldırı güzelliklerin, iyiliklerin, temiz insanların kazanmasıyla son bulur. Kitapla ilgili enteresan bir anekdot ile yazıyı tamamlayayım; İnce Memed 2'yi 69'da yazmış Yaşar Kemal. Bu kitap ise 84'te gelmiş. Aradan 25 sene geçiyor ama ne karakterlerde ne de Çukurova betimlemelerinde hiçbir değişiklik olmuyor. Mustafa Kemal Paşa bu kez cumhurun başı, İsmet Paşa ise başvekil. Sen 2,5 saat önce ne yediğini düşünedur, Yaşar Kemal 25 sene sonra hikayesine devam etsin. Saygı duymamak elde değil. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 629 sayfa ve indirimsiz fiyatı 135 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎