İlk kez okuyorum Soner Yalçın'ı. Yayınevinden mi yazım şeklinden midir bilemedim biraz Yılmaz Özdil'i anımsattı bana. Tekrar okur muyum, şimdilik zor gibi. Kitapta şu "dünyayı yöneten ailelerden biri" olarak lanse edilen Rockefeller'in sağlık sektörüne girişinden itibaren sektörün nasıl bir yozlaşma içerisine düştüğünden bahsediliyor en özet haliyle. Sağlığın kamu yerine özel şirketler tarafından işletilmesinden tutalım da hekimlerin çalışma saatlerine, ilaçların çoğunun leblebi gibi yutulmak için üretildiğine ve bazen de devlet eliyle halka yutturulduğuna kadar geniş bir eleştiri yelpazesi karşılıyor okuru. Şimdi katıldığım nokta, çok çok uzun süredir tıp tarafından insanlara itelenen sağlık tanımı. Sağlığı esenlik yerine hasta olmama şeklinde tanımladığımız zaman kapsam biraz daralıyor ve ister istemez her üç kişiden ikisi hasta durumuna düşüyor. Kesinlikle katılmadığım nokta ise ilaçları para kazanma aracı olarak kullanıldığını ve birçoğunun işe yaramadığını söylemesi. Şimdi şunu kabul ederim, bazı ilaçların bazı yan etkileri faydasından fazla, evet. Gel gelelim aşılarla ilgili yazdığı bölümü hayretle okudum. Bir insan aşının karşısında nasıl durabildiğini ben anlayamıyorum yahu. Yani çocuklukta olmaya başlanan aşılarla milyonlarca insanın hayat kalitesinin artırıldığını, geride bıraktığımız pandemi döneminin yalnızca aşılar sayesinde aşılabildiğini falan nasıl yadsıyor insanlar, hayret ediyorum. Bir de sıklıkla Canan Karatay'a atıfta bulunmuş ki, tamam en Canancı sensin başkan derken yakaladım kendimi birkaç yerde. Kitap komplo teorisi üzerine kurulu kısaca. Bana gelmez. Ben daha gerçekçiyim sanırım. Seveni varsa da hayrını görsün. Benim okuduğum baskısı Kırmızı Kedi'dendi, 584 sayfa ve 100 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎