Vedat Türkali'yi bu zamana kadar nasıl ıskaladım ile tek kitapla gaza gelme Serap arasında gidip geliyorum. Kitabı Amazon indiriminden alırken, bu kitap nasıl bitecek ya sevmezsem diye kıvranmakla birlikte okumaya başladıktan sonra etrafıma kendimi kapatacak kadar içine girdim desem yeridir. Camdan bana doğru başını uzatıp fark etmememle birlikte beni yerimden sıçratacak kadar girmişim kitabın içine. Bir kere nefis bir dili var kitabın. Ağdalı değil, dümdüz. Ama bu demek değil ki sıkıcı, tam aksine çarpıcı bir yalınlığı var. Menderes döneminde geçiyor kitap. İstanbul'da bir kitapçı olan Kenan karakteri kitabımızın başrolünde. Evli ve bir kız çocuğu babası. Dışarıda yemek yediği bir akşam Günsel isimli bir kızla tanışıyor ve olaylar gelişiyor. İki karakterin ayrı ayrı hikayelerinin ilerlemesi, ayrı hikayelerdeki farklı karakterlerin hepsini elle tutacak kadar canlı hale getirmesine hala şaşırıyorum. Her devrin adamı Rasim, Günsel'in abisi, yeğeni, teyzesi, Kenan'ın eşinin kardeşi... Hepsini birer roman karakteri değil de gerçek hayattan tanıdığım biriymişçesine okudum sona kadar. Kitabın politik yönüne eğilmek gerekirse de o dönemde yaşananları kabak gibi ortaya döküşü geliyor önümüze. Okulların basılması, öğrencilerin toplanarak götürülmesi ve maruz kalınan işkenceler Kenan & Günsel aşkının fonunu oluşturuyor. Rahatsız bir kitap. İnsanı konfor alanına çıkarıp sorgulayarak yoruyor ve bir köşeye atıveriyor. Çok sevdiğimi ve benim için Vedat Türkali ile yola devam edeceğimi müjdeleyen kitap oldu, bakalım siz sevecek misiniz? Bendeki baskısı Ayrıntı Yayınları'ndan, 752 sayfa ve indirimsiz fiyatı 375 TL. Kitapyurdundan falan 250 civarına alabilirsiniz gaza gelirseniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎