Çok değil, iki maç önce, Sivasspor maçında berabere kaldığımızda, iki takımdan birinin bir noktada illa ki puan kaybedeceğini, bunun bizim değil rakibin üzerinde baskı oluşturacağını, zira artık hep kazanmak zorunda olanın onlar olduğunu söylemiştim. Dünkü maçta rakip berabere kaldıktan sonra direkt bu yazdıklarım aklıma geldi ve o noktadan sonra Galatasaray, Trabzon deplasmanında üç gün üç gece bu maçı oynamaya devam etmiş olsaydı bile, bu maçı kazanırdı bir şekilde. Nihayetinde güzel ve rahat oyunla kazandı. Uzun süredir şöyle ayaklarımı uzatıp bir maç izleyememiştim, öyle bir rahatlık! Haklı çıkmak keyifli, böyle galip gelmek daha kıymetli. Büyük resimden maça dönecek olursam, golü erken bulmak maçın kırılma noktasıydı. Zira Galatasaray kimle oynarsa oynasın golü bulamadıkça saçma sapan bir gerginlik içerisine girip sonuca gidemiyor veya gitmekte zorlanıyor. Wilfred'in ilk golünde Barış Alper'i övmemiz lazım. Yetişemez denilen topa yetişip iyi bir orta çıkarınca, iyi orta da golü getirdi. Sonra Kaan'ın güzel golü, Wilfred'in güzel golü, Kerem'in golleri derken farklı galibiyet isteyen taraftara "yeter mi la atayım mı daha?" moduna geldi takım ki bir gol de sayılmadı bu arada, faul falan hikayeydi geçelim. Beş gol attığımız maçta da hakem konuşamayacağım, gölgeye gerek yok. Son olarak Kaan'ın ve Kerem D.nin oyunundan çok memnun olduğumu da ekleyerek bağlıyorum. Hedef 24, yürüyedurun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎