Hayatımda en çok arafta kaldığım kitap bu olsa gerek. Ne böyle deli gibi okumak istedim ne de bırakabildim ben bu kitabı. Okurken sayfaları arasında kaybolduğum ve hiçbir şey anlamadığım da oldu, karakterleri zihnimde yaşatırken onları özümsediğim de... Kesinlikle müthiş bir kitap, okuyun, kaçırmayın diye iddialarım yok, zira ben bile defalarca kez bırakmaya yeltendim. Artık hikayenin içine girdim dediğim anda yeniden başa döndüğümü hissettim. Anlayamayıp tekrar okuduğum yerler oldu. Sanırım cümlelerin çok uzun olması (bazen bir sayfa uzunluğunda, abartmıyorum) bunun en büyük sebebiydi. Bu kitabı okurken dağılmayan, her şeyi ama her şeyi okur bence. Ben epey dağıldım çünkü, konsantre olmakta bu kadar zorlandığım bir kitap da hatırlamıyorum. Kitapta sıklıkla Mevlana, Şems, Mesnevi ve Şeyh Galip göndermesi yapılıyor sanırım en dikkatimi çeken bölümler de bunlardı. Okuduğum 4. Orhan Pamuk kitabı ve Masumiyet Müzesi hala favorim, sanırım değişmeyecek de. Belki birkaç sene sonra ben bambaşka bir Serapken tekrar denersem birçokları gibi olumlu anlamda enli cümleler kurabilirim. Bugünkü Serap için değilmiş kitap, onu anladım. Kitabın bendeki baskısı Yapı Kredi Yayınlarından, 423 sayfa ve 38 TL.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎