Belhanda'nın hafta içi Hoca'nın müsaadesi olmadan gönderildiğini okuyunca ve gönderiliş şeklini de düşününce takım tepki verir diye gerilmiştim. Maçtan önce Hoca'nın verdiği röportajı dinlerken ohh dedim, kimse kimseye küs değil, en azından sahaya yansımayacak. Maçın ilk yarım saati falan efsane top oynamadı takım, 65-80 arası da biraz oyundan düştük fakat kalan 45-50 dakikada kurduğumuz dominasyon üç puanı getirdi. İstediği zaman oyunu yükseltip, istediği zaman -gol yemeden tabii- saha içinde dinlenebilerek oynayan takımın hastasıyım. Bir de sahaya çift forvet çıktık ki dün akşam, en sevdiğim... Tüm doğrular bir araya gelince bu sefer oldu. İki maçın ardından nihayet galip gelebildik. Radamel'in ilk yarı bitmeden attığı gol bence maçın kırılma noktasıydı. Çünkü gol geciktikçe gol atma ihtimali düşüyor maalesef. İkinci yarının son anlarında da oyuna sonradan giren Henry'nin attığı iki birbirinden güzel gol de maçın sonucunu belirledi. Güzel gollerin yanı sıra, Radamel'in golünde Chelo'nun, Henry'nin ikinci golünde de Soso'nun nefis paslarına da buradan bir göz kırpmak istiyorum. Çünkü bu asistlere yürünür, bu asistlere göz kırpılır. Bu haftaki maç hem hafta içi olan olaylar hem de dün Beşiktaş'ın galip gelmesiyle bence sezonun kırılma anlarından birisiydi ve puan kaybetseydik, kalan 10-11 maça rağmen, açıkçası şampiyonluk gitti derdim açık yüreklilikle. Şimdi önümüzdeki hafta iki rakipten birinin mağlup olmasını bekliyorum dört gözle. Biz Rize'yi geçip yola devam diyeceğiz inşallah. Hedef 23!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎