Balkanlar ile ilgili yapacağım herhangi bir çalışmanın alt yapısını oluştururum diye, yakın bir arkadaşımın kitaplığında görüp okumak istedim. Enteresan olan kitabın içinden yıllar önce ona verdiğim bir notun çıkmış olmasıydı. Gerçekten tatlı tesadüf tabirinin karşılığı olarak söylenegelmiş o nefis kelimenin yani serendipity'nin direkt karşılığı gibiydi bu yaşadığım an. Kitaba dönersem, uluslararası ilişkiler alanında yaptığım yüksek lisansta belki birkaç pencere açar diye okumak istedim ve doğru da yapmışım. Kavramsal olarak da kurgusal olarak da kaynak açısından da tatmin edici bir kitaptı benim adıma. Balkanlaşma tabirine epey eğilmiş ve farklı açılardan da ifade etmiş tarihçi Todorova. Yalnızca Balkan halkları açısından değil, Avrupa, Türkiye yahut sınırların ötesindeki devletler açısından da irdelenmiş konu. Ben kendi açımdan baktığımda, Balkanlara ilişkin hocanın önerdiği bir kitabı irdeleyerek ödev yazmış ve kitapta da geçen "Balkan Hayaleti" konusuna Türk bakış açısından şöyle yaklaşmıştım "Sınırların baştan çizilmesi ve mübadelelere rağmen Balkanlarla olan duygusal bağımız kopmamıştır. Hala Balkan Türküleri dinlenir, Balkan Yemekleri yapılır, göçmen olmakla gurur duyulur…" Sanırım çizilen sınırlar yalnızca siyasetçilerin uydurması. Duygusal geçmişimiz Balkanlardaki halkların Yunanlılar dahil hiçbiriyle gırtlak gırtlağa gelmemize müsaade etmiyor, etmesin de... Dünya hepimizin ve hepimiz birbirimize muhtacız. Kitabın okuduğum baskısı İletişim Yayınlarından, 440 sayfa ve 57 TL. Balkanlara ilişkin araştırma yapıyorsanız, ıskalamayın. Epey tatmin eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎