İlber Ortaylı'yı dinlemeyi de okumayı da çok seviyorum. Önümde sürekli yeni pencereler açıldığını, ufkumun genişlediğini, okumak ve yazmak için daha cesaretli olduğumu hissediyorum. Bilhassa Yenal Bilgici ile yaptığı söyleşi türü kitaplarda daha da yoğun oluyor bu hisler. Bilgici'nin sorup Hoca'nın yanıtlayarak oluşturduğu ikinci kitap bu. İlki Bir Ömür Nasıl Yaşanır? isimli kitaptı ve en az bu kitap kadar keyifliydi. Kitapta dokuz bölüm mevcut. Bu dokuz bölümde işlenen farklı konularla Hoca, bir insanın kendisini nasıl inşa edeceğini, sonra da hem kendisinin hem de toplumun nasıl idame-i hayat gerçekleştirebileceğini yani hayatı nasıl devam ettirebileceğini ifade ediyor. Dokuz bölüm içerisinde benim için en kıymetlisi yedinci bölümde geçen etrafa bakma sanatıydı. Yalnızca bakmanın değil görmenin kıymetinden bahsediyordu ve sanırım etrafa nasıl boş baktığımı düşündükçe kendime kızmama sebep oldu. Çarpık kentleşmeye verdiği örnekler ve restorasyon adına mahvedilen tarihi mekanları anlattığı kısımlarda ise hem sinirlendim hem üzüldüm bu aymazlığa. Hoca'nın anlattıkları kadar Bilgici'nin sorduğu soruları okumak da epey keyifliydi. Yaptığı alıntılar ve söyleşiyi yönlendirme tarzı hem gazeteciliğinin hem de eğitimini aldığı siyaset biliminin hakkını verir şekildeydi. Kitabın bendeki baskısı Kronik Yayınlarından, 288 sayfa ve 60 TL. Sakın ıskalamayın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎