Arkadaşlar, dostlar, çok kıymetli Romalılar! Yine, yeni bir yılı daha devirmenin mutluluğu (?) içerisindeyim. İnsan gerçekten hayret ediyor. 2021'in kritiğini yaptığım yazıyı daha dün yazmış gibiyim, üzerinden tam bir yıl geçmiş. Bugün, dijital günlüğüm olan blogumda, istedim ki geride kalan yılı bi temize çekeyim. Neler görüp geçirdiğimi düşüneyim, güleyim, kızayım, ağlayayım, mutlu olayım yeniden. Muhasebemi yapmanın ardından da yeni yıl için dileklerimi de paylaşarak bitireyim. Bakalım neler olmuş. Buyursunlar.
Öncelikle kötü haberler. Yılın bitimine bir buçuk ay kala küttedek düşüp on buçuk yılın ardından yine bacağımı kırmış olmam şık olmadı elbette. Tüm bu acıları, beklemeleri, panikleri ve korkuları unuttuğumu düşünmüştüm halbuki. Olan ise hepsini derinde bi yerlere gömüp unutmuş gibi yapmammış ve hastaneye gittiğim gece hepsi zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkıverdi. Bu satırları halen alçıda olan bacağımla yazıyoruz. Çaktırmamak lazım, geçecek. Ne sonsuza kadar sürmüş ki zaten? Evet, kötü haberler bu kadar. Geriye dönüp baktığımda gerçekten 2022 yılına dair hatırlamak istemediğim tek dönem bu 1,5 aylık süreç olacak sanıyorum. Unutma süreci başlatıldı.... Unutuldu. Devam. Güzel haberlerden bahsetmek gerekirse ayak basmadığım yerlerde yürüdüğüm, konserlere gittiğim, piknikler yaptığım, misafirler ağırladığım, misafir olduğum, kutlamalar yaptığım ve sosyal bir kelebek olmanın hakkını sonuna kadar vererek sosyalleşmenin dibini gördüğüm bir yıl olmuş. Hepsine detay detay girmek gereksiz. Gülümsetecek bin bir türlü hikayem var şu an sırıtarak düşündüğüm. Ne mutlu bana! Güzel haberler listemde bir de canım Galatasaray var. İyi gidiyor, daha iyi olacak. Beni mutlu ediyor. Yüz yıldır var, bin yıl daha var olsun canım takımım💓💛
2022'ye girerken dili ilerletme hedefi koymuşum kendime. Bu konuda kursa gitmeye tekrar tekrar niyetlenmiş olmakla birlikte maalesef ertelemelerle bunu gerçekleştiremediğimi üzülerek bildiririm. Gel gelelim boş da geçirmedim. Bir aylık soru çözme pratiği yaparak yabancı dil sınavına girdim, ortalamanın bir tık üzerinde puan alarak, üstüne koyduğum takdirde ilerleyebileceğimi, puanı yükseltebileceğimi kendime ispat ettim diyebilirim. Aslında mevzu puan da değil. Öğrenmenin hiçbir zaman bitmeyen bir süreç olduğunu ve emek verildiği takdirde, üstesinden gelinemeyecek bir şeyin olmadığını görme açısından kıymetliydi. Biraz kaliteli vakit ayırmak, biraz mesai harcamak, üzerine düşmek gerçekten başarmanın yarısı. Gerisi ise kapasiteye bağlı. Dil konusundan devam edersem örneklendirmeye 90+ puan için belki bambaşka bir metoda ihtiyaç olabilir ama ortalamanın üzerine çıkabilmek gerçekten ufak bir temel ve biraz çabayla gerçekleştirilebilir. Atla deve değil demek biraz ukalalığa kaçacaktır şüphesiz. Fakat yapamıyorum, yapamam kafasına da asla gitmemek lazım. Ne münasebet! Tabii ki yaparım diyerek üstüne gitmek gerekiyor. Bu da bu yılın mottosu olsun. Hem bana hem de okuyan gözlerin sahiplerine.
Yılın müzikal anlamda özeti Spotify'den gelsin. Her sene olduğu gibi bu sene de zirvemde Kenan Doğulu var. Herhangi bir çabam olmadan nasıl zirveye yerleşiyor her sene anlamıyorum. Şikayetçi miyim? Kesinlikle hayır! Yeni şarkılarını ilk dinleyenlerden birisi olmanın yanı sıra çıkardığı tüm albümlerdeki tüm eserlerini keyifle halen dinleyebiliyor olmak müthiş keyifli ve asla eskimeyen bir detay benim için. Yılın şarkısı ise şüphesiz K.Ö.F.N. tarafından çıkarılan Bi Tek Ben Anlarım. İlk çıktığı andan itibaren arabada radyoda her denk geldiğimde, Spotify'i her açtığımda, iş yerinde YouTube'da her şarkı dinlemek için arama çubuğuna adını yazdığımda, her ortamda, herkesle en çok dinlediğim şarkı oldu. Şüphesiz birçok insan için bu senenin şarkısı olmuştur. Bu sene keşfettiğim İkiye On Kala grubu da çok dinlediklerim arasında oldu hep. Onları da es geçemeyeceğim söz konusu bu sene dinlediğim şarkılarsa eğer. Keşfettiğim bir de şarkı paslayarak müzik faslını bitireyim. Melike Şahin'e ait Sevmek Suçsa Suçluyum şarkısı da 2022 ilk üçüme 3. şarkı olarak girer. 2023'te çok güzel şarkılar dinlemek ve çok daha güzellerini bağıra çağıra söylemek dileğiyle!
Gelelim bu senenin kitap özetine. Aslında yılın sonlarına doğru açıldığımı söylemek mümkün. Bir dönem gerçekten okumayı ihmal ettiğim, okumaktan yorulmak demeyeyim de imtina ettiğim bir kuraklık dönemi yaşadığımı itiraf etmem gerekiyor. Bu durum sayılarla da kendini gösteriyor. Normalde bir yılı 50+ kitapla tamamlarken bu sene şu an elimdeki kitap olan İnce Memed 2 de dahil olmak üzere 43 kitapla bitireceğim gibi görünüyor. Hatta 43. kitabın bitip bitmeyeceği de şüpheli zira henüz 100+ sayfası mevcut. Bu seferlik böyle olsun. Gelelim bu senenin edebi manada enlerine... Bir kere Ngozi'nin Feminist Manifesto kitabını zirveye bir oturtayım. Feminizim ile ilgili kesinlikle yormadan tam aksine eğlenceli bir şekilde bir kadının kendini tamamlaması için sahip olması gereken olguları maddeler halinde sıralıyor. Hap gibi küçücük ve nefis bir kitap. Yılın benim açımdan diğer keyifli kitabı canım Livaneli'nin Kaplanın Sırtında kitabı oldu. Kurgu-gerçeklik karışımı yine çok iyi bir Livaneli kitabıydı. 2022 yılı için öne çıkaracağım son kitap ise Iturbe'ün Auschwitz Kütüphanecisi kitabı. Nazi Almanya'sında geçen yine gerçek-kurgu karışımı bir kitap. Soykırım, insanlık tarihinin en karanlık yüzü bence. Bunu okumak bile ne kadar yıpratıcı anlatmak güç. Hele ki bunu yaşamış bir insanın hikayesini okumak beni hem paramparça etti hem de müthiş bir tatmin sağladı. Üç kitabı da ölümüne savunur ve tavsiye ederim.
Sırada 7. sanat olan sinema var. Pandeminin de neden olduğu o kuraklık dönemi nedeniyle sinemaya gidip film izleme olayını bu sene bir kez yapabildim. Bu hakkımı da Selçuk Aydemir'in Mahalleden Arkadaşlar kitabından uyarlama olan filminde kullandım. Aslında kitaptan uyarlanan her filmde olduğu kadar bir hayal kırıklığı yaşamış olmakla birlikte sinemada izlediğime zerre kadar pişman değilim. Hatta 1,5 aydır evde oturur pozisyonda duran bir Serap olarak açık yüreklilikle söyleyebilirim ki aklım hala sinemaya gidemediklerimde 😄 Bu sene izlediğim en iyi filmin Triangle of Sadness olduğunu belirtmem gerekiyor. Aslında çok uzun süre Top Gun: Maverick ile yürümüştüm yılın filmi olarak gel gelelim Triangle of Sadness müthiş bir eleştiri olarak arz-ı endam ederken aksini Tom Cruise için bile iddia edemem. Bu sene çok fazla dizi izledim. Bu sene çekilip devam eden The Bear en sevdiğim dizi oldu, Disney+ üzerinden ve elbette malum ortamlardan izleyebilirsiniz. Ama bu sene izleyip bitirdiğim The Durrells isimli dizi, yalnızca 2022 için değil, kendimi iyi hissettirenler kategorime de zirveden girdi. Durrell ailesini Gain üzerinden ve elbette malum ortamlardan izleyebilirsiniz. Yerli dizi listemin zirvesinde iki adet Birce Akalay dizisi var: İlki Kuş Uçuşu. Y ve Z kuşakları arasındaki çatışmayı bir haber programı spikerliği üzerinden nefis anlatmıştı. İkincisi ise Mezarlık. Bu dizinin 2. sezonu geleceğini düşündüğüm için bloga atmamışım. Sürpriz olarak Kuş Uçuşu'nun devamı geldi. Bi ara Mezalık'ı da yazayım. İki dizi de Netflix'te yayında.
2023 için en büyük dileğim, alçı da konuşuyor olabilir, sağlık. 2022 kadar keyifli bir yıl olsun. Sevdiklerimin tamamını daha çok göreyim, daha çok sarılayım, daha çok öpeyim. Denizi, güneşi bol bir yıl olsun. Suyun içinde kalmaktan parmak uçlarım buruşsun. Ülkenin selameti için seçimlerden bu kez de benim dilediğim sonuç çıksın. Biraz değişiklik görelim. Hepimiz için, herkes için, tüm insanlık için doğaya daha az vereceğimiz; hayvanları, çocukları, kadınları korumak zorunda kalmayacağımız; refah içinde yaşayacağımız; illa ki ve daha çok şarkılar söyleyeceğimiz bir yıl olmasını dilerim. Ben 2022'den, son dakika golüne rağmen, razıyım. Her sene olduğu gibi son sözü Sezen'e söyletirim; "Alkışı sevdim, bıçak sırtlarında dolaşmayı, tehlikeli sularda pupa yelken, geçici emniyetlere ulaşmayı. Kadınları, erkekleri, romanları, hele başkaldıranları! Acılarım oldu herkes gibi elbet. Herkese nasip olmayan sevinçlerim. Unutulmayı da göze aldım evet. Hayat, sana teşekkür ederim!" Mutlu seneleeeeer!🥳
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yazın bakalım 😎